KÜLTÜRÜMÜZÜN YARATILDIĞI ATA TOPRAKLARI BİZLERİ BEKLİYOR.

Maraş, Malatya, Sivas ve Dersim alanlarında özel savaş bilinçli bir göçertme poli...

Cuma RONAHİ

Türk devleti, Kürdistan’ı insansızlaştırıp kültürel soykırımı tamamlamak için milyonlarca Kürt’ü Türkiye metropollerine ve Avrupa’ya göçertti. Türkiye’de gelişen kapitalizmin karın tokluğuna çalışan ücretli köleleri haline getirdi. Diğer taraftan kapitalizm de Kürtleri, Kürt kültürünün derinliklerine kök saldığı köylerinden kopararak kültürün katledildiği şehirler ve Türkiye metropollerine doldurdu. Köyünde, kasabasında Kürtlüğün en güzel değerleriyle, kişiliği olan, morali yüksek ve kendisiyle barışık bulunan Kürtler kapitalizmin yarattığı varoşlarda yarı ölü yaşama mahkum edilmişlerdir. Köyünden ve ülkesinden kopan Kürtler diri diri kültürel soykırım mezarına girmişlerdir.

Köylülükle özdeşleşmiş Kürtler şimdi neredeyse tümüyle köylerden uzak yaşamaya mecbur edilmişlerdir. Binlerce köy şimdi ölüm sessizliğindedir. Belki bazı dönüşler olmuştur, ama bu köyler kültürü üreten eski köyler haline gelememiştir. Eskiden yüz hane olan bir köy şimdi 10-15 hanedir. Bu, köylere dönüş değildir; köylere dönüş o köyün kapasitesi kadar tarım ve hayvancılık yapacak kadar nüfusa sahip olmakla mümkündür.

Maraş, Malatya, Sivas, Adıyaman ve Dersim’deki köyler bilinçli bir biçimde boşaltılmıştır. Amaç buralarda başlattıkları Türkleştirmeyi göç yoluyla tamamlamaktır. Bu alandaki Kürtler bilinçli bir devlet politikasıyla Avrupa’ya ve Türkiye metropollerine göçertilmişlerdir. Şuanda Avrupa’da yaşayan Kürtlerin çoğunluğu Maraş, Sivas, Malatya, Dersim, Erzurum ve Adıyaman Kürtleridir. Herhalde fiziki soykırım yapsalardı bu kadar Kürt’ü ortadan kaldıramazlardı. Kaldı ki, artık böyle toplu fiziki soykırımlar yapma koşulları yoktur.

Maraş, Malatya, Sivas ve Dersim alanlarında özel savaş bilinçli bir göçertme politikası izlerken, 1990’lı yıllarda devlet zoruyla, köylerin yakılıp yıkılmasıyla 5-6 milyon Kürt ülkesinden kopartılmıştır. Eskiden göçertilmiş ve çoğu asimile edilmiş birkaç milyon Kürt de metropollerde yaşamaktadır. Birçok halkın nüfusunun bu sayıdan az olduğu biliniyor. Kürtlerin üçte biri, hatta daha fazlası ülkelerinden kopartılmıştır.

Bu, bilinçli bir soykırım değil de nedir? Bu soykırımın da 1926 Şark Islahat Planıyla bilinçli yapıldığı netleşmiştir. Zaten bu belge bir soykırım planıdır, soykırım belgesidir. Tarafsız bir uluslararası mahkeme bu belgeyi bir soykırım planı olarak değerlendirir; Türkiye’yi de soykırım yapmaktan mahkum eder.

Dünya’da böyle açık soykırım belgesi bulunmaz. Ya da soykırımı bu düzeyde bilinçli ve planlı yapan bulunmaz. Ermeni tehciri bile bazı gerekçelere dayandırılmıştır. Şark Islahat Planı ise açıkça soykırım yapılmasını emretmektedir.

Köye dönüş; yeniden Kürt kültürüyle tanışmak, Kürt kültürü ortamında yaşamak ve kültürel soykırıma verilecek en iyi cevaptır. Demokratik uluslaşmanın en büyük hamlesi köye dönüşle olacaktır.

Köye dönmek, köylere anlam vermek, Türkiye'nin birçok bölgesine gidip karın tokluğuna ve aşağılanarak yaşamaktan kurtulmaktır. Her yıl onlarca Kürt kamyon kasalarında can veriyor. Birçoğu kötü koşullardan dolayı çaresi olmayan hastalıklara yakalanıyor. Tarihte insanlığı doyuran Kürdistan coğrafyasında bu duruma düşürülmek büyük bir trajedidir.

Köylere dönüş yapılıp Kürdistan coğrafyası tarım ve hayvancılığa açıldığında yeni bir yaşam doğacaktır. Köyler Kürtlüğün tüm güzelliğinin yüzlere yansıdığı cıvıl cıvıl insanların mekanı olacaktır. Türkiye'nin metropollerindeki soluk yüzlü Kürtler gidecek, neşenin hakim olduğu bir kültür ve sosyal yaşam fışkıracaktır.

Köye dönüş tam bir ulusal kurtuluş mücadelesi ve hamlesi olacaktır. Kırk yıllık mücadelenin yarattığı özgürlük ve yurtseverlik ortamında çekilen acıların, bedellerin ödülü; yeni bir Kürdistan toplumu ve bu toplumun özgür ve demokratik yaşamı olacaktır.

Köye dönüşler birkaç ailenin dönüşü ya da yazın birkaç ay tatil yapmak için geri gitme biçiminde olmamalıdır; bir yurtseverlik tutumu, tarihe ve toprağa sahip çıkma biçiminde olmalıdır. Bu dönemin en temel görevlerinden biri de budur. Köye dönüşü de bir serhıldan olarak görmek gerekmektedir.

Köye dönüşler aynı zamanda toplum yaşamının geliştirilmesi ve bu temelde demokratik toplumun, yani demokratik-sosyalist yaşamın inşası