Halkımıza ve Kamuoyuna!

Türkiye destekli çetelerin de Kürtlere karşı yürüttükleri savaşta uyguladıkları esas yöntem Kürtl...

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı

22 Ağustos 2013

Rojava Kürdistan üzerinde büyük oyunlar oynandığı, halkımızın ülkesini terk etmeye zorlanması ve devletin Dêrik’te gerçekleştirdiği saldırılardan bir daha anlaşılmaktadır. Bu iki olay arasında bağ vardır. Rojava halkının kazanımlarına karşı olanların tümü harekete geçmiştir. Suriye devleti de bu göçlerin yaşandığı bir süreçte Dêrik saldırısını yaparak panik yaratıp Kürtleri göçe zorlamak istemiştir. Başta Türkiye olmak üzere yıllarca Kürtler üzerinde uygulanan göçertmeyle Kürt sorunundan kurtulma politikası şimdi Rojava Kürdistan'ında uygulanmaktadır. Kürt sorunu söz konusu olduğunda Kürt düşmanlarının dolaylı dolaysız ortak hareket ettikleri Rojava’daki son gelişmelerle bir daha kanıtlanmıştır.

Rojava devriminden bu yana Türk devleti bir ambargo ve kuşatma uygulamaktadır. Kürtlere saldıran çetelere sınırlar her bakımdan açıkken, Kürtler bu sınırlardan bir iğne bile geçirememektedir. Çeteler ise Türkiye tarafında üstlenmekte, beslenmekte ve Rojava’ya saldırmaktadır. Türk devleti bunu gizli kapaklı değil, açık yapmaktadır. Dünya tarihinde bir devletin kendi sınırındaki ülkede yaşanan bir savaşa bu kadar açık müdahale ettiği ender görülmüştür. Türk devleti Rojava sınırındaki bu politikayla Kürtleri ülkesinden kaçırtmak istemiştir. Türkiye sınırlarını Kürtler için sadece ülkeden kaçışa açık tutmuştur.

Türkiye destekli çetelerin de Kürtlere karşı yürüttükleri savaşta uyguladıkları esas yöntem Kürtleri yaşadıkları köy, kasaba ve şehirlerden kaçırtma olmuştur. Birçok köye saldırarak boşaltılmıştır. Kasabalar ve yerleşim yerlerine rastgele top atışları yaparak halk yerinden yurdundan edilmek istenmektedir. Suriye'de şimdiye kadar izlenen Kürt kültürel soykırımı, Arap kemeri politikası şimdi muhalif çeteler tarafından uygulanmaktadır. Kürtlerin özsavunma direnişini kıramayan çeteler şimdi esas olarak Kürtleri yerlerinden yurtlarından kaçırtma saldırısı yapmaktadırlar.

Tüm bu saldırıları cesaretlendiren ve sonuç alıcı kılmasını sağlayan ise Güney Kürdistan sınırında uygulanan ambargo ve kuşatma olmuştur. Güney Kürdistan hükümetinin sınırları açık tutarak bu kuşatma ve ambargoyu boşa çıkarması beklenirken, ambargo ve kuşatmaya aktif katılması Türkiye ve Türkiye'nin saldırttığı çetelerin cesaretini arttırmıştır. Kürt halkı üzerinde ise olumsuz etkide bulunmuştur. Eğer Türkiye ve çetelerin Kürtleri göçerten ve Rojava Kürdistan'ı insansızlaştırma politikaları sonuç vermişse, Kürtler ülkelerini bırakıp Güney Kürdistan'a yönelmişse bunda Güney Kürdistan hükümetinin hiç mi sorumluluğu yoktur?

Rojava Kürdistan'ından Güney Kürdistan'a göçün olduğu günlerde Suriye devletinin Dêrik saldırısı tamamen planlıdır. Saldırı bu günlere denk getirilerek halkın Rojava Kürdistan boşaltması daha da yoğunlaştırılmak istenmiştir. Suriye devletinin Kürtler söz konusu olduğunda dolaylı olarak Türk devleti ve çetelerle ortak hareket ettiği bu olayla görülmüştür. Birbiriyle savaşan güçlerin Kürtlere düşmanlığı ortaktır. Ne Suriye rejimi ne de muhalifler Kürtlerin özgür ve demokratik yaşamını kabul ediyorlar. Şovenizm ve Kürt karşıtlığı en temel ortak yanlarıdır.

Suriye devleti de, Türk devleti de, muhalif olduğunu söyleyen silahlı çeteler de Kürtleri kendi yanlarında savaşmaya zorluyorlar. Anlaşılıyor ki, Türkiye'de olduğu gibi kim Kürtleri ezer ve denetleyebilirse, o güç, Suriye benim hakkımdır diyecektir. Bu nedenle şimdi hepsi Kürtlere saldırmaktadır. Türkiye de Suriye'nin birliğini ben korudum diyerek yeni oluşacak Suriye'de hak iddia etme peşindedir. Uluslararası güçler de, Suriye'deki tüm siyasi aktörleri zayıf düşürerek kendilerine teslim olmaları yönünde politika izlemektedir.

Kürtlere çeteler saldırırken hiç kimseden ses yok; Suriye devleti saldırıyor ses yok! Bu durum Kürtler üzerinde bir komplo ve tasfiye politikası olduğunu göstermektedir.

Kürt halkı bu gerçeği görüp en başta ülkesini terk etmeyerek bu komploları boşa çıkarmalıdır. Ülkeyi terk etmek en başta da kahramanca direnen Rojava halkını ve direnen savaşçılarını yalnız bırakmaktır. Halk kendi topraklarını kurtarmış ve kahramanca savunurken ülkeyi boşaltmak bu devrime ve direnişe saygısızlık yapmak olur. Yurtseverlik ve insanlık şu anda Rojava halkı ve savaşçılarıyla omuz omuza mücadele etmeyi gerektirmektedir. Dolayısıyla bugün en temel yurtseverlik görevi bu toprakları terk etmeyerek Kürdistan’ın Kürtsüzleştirilerek kültürel soykırımın geliştirilmek istenmesini boşa çıkarmaktır. Bu nedenle yerimizi ve yurdumuzu terk etmeyelim. Terk edenler de geri dönmelidir.

Kuşkusuz Kürdistan'da özgür ve demokratik yaşama kavuşmak kolay değildir. Kürdistan'da onlarca yıldır yürütülen mücadele bunu kanıtlamıştır. Ulusal varlığını koruma, özgür ve demokratik yaşama kavuşma ancak zorluklara katlanılarak hak edilebilir. Bu açıdan Rojava’daki tüm Kürt halkını ve siyasi güçlerini zorluklara katlanarak devrimi sahiplenmeye ve korumaya çağırıyoruz.

Kürtler hiçbir güçle savaşmak istemiyor. Kürtler savaşmak zorunda bırakılmıştır. Bu açıdan direnmek bir onur ve namus borcudur. Kürtler onurlarını, namuslarını ve gururlarını ancak direnerek koruyabilirler.

Tüm Kürdistan halkı da direnen Rojava halkının ve direnen Rojava devriminin yanında yer almalıdır. Bakur, Başur, Rojhilat demeden bu devrimi sahiplenmeliyiz. Rojava halkı da ülkesini terk etmeyerek direnişin başarılı olmasındaki tarihsel rolünü oynamalıdır.