Aleviler Kerbela’dan bugüne kadar yaşattığı kültürle kimliğini bulmuştu...
Tüm Alevilerin Muharrem ayında tuttukları on iki imam orucunun kabulünü diliyoruz.
Bu oruçla Hz. Hüseyin’i anan Aleviler aynı zamanda haksızlığa karşı da tutum koyuyorlar. Hiçbirisi eceliyle hakka yürümeyen on iki imamlar için hem yas tutuyorlar hem de öfkelerini gösteriyorlar. Aleviler her yıl tuttukları oruçla zulme ve baskıya karşı olan kültürlerini, değerlerini canlı tutarak geleceğe taşıyorlar. Böylece 1500 yıldır zulme karşı çıkıyorlar. Dünyada hak, adalet ve vicdanın hakim kılınması için ağır bedeller ödüyorlar.
Aleviler 1500 yıldır zulme, haksızlığa karşı çıkan, zulüm ve sömürüye boyun eğmeyen devlet dışı bir toplumdur. Komünal demokratik değerler taşıyan inançlarıyla kendi yaşamlarını kendileri idame etmişlerdir. Aleviler bu karakterleriyle bugüne kadar devlet sofrasına oturmazken, bugün Aleviliği devlete yedeklemek isteyenler bulunmaktadır. Devletin davetine koşa koşa giderek sofrasına oturmak, Aleviliğin özünden ve değerlerinden uzaklaşmaktır.
Aleviler Kerbela’dan bugüne kadar yaşattığı kültürle kimliğini bulmuştur. Kerbela’yı anmak bir kimlik ve kültürdür. Hz. Hüseyin’i anmak bir kimlik ve kültürdür. Aleviliğe saygı bu kültüre saygıdır. Aleviliğe saygı Aleviliği olduğu gibi kabul etmektir. Kimliği ve kültürünü en yoğun yaşadığı günlerde Alevileri asimile etme hamleleri yapmak Aleviliğe yapılmış en büyük saldırı ve kötülüktür. Bir aşure gününde tutulan oruca ve aşure gününe anlam vermek ve saygılı olmak, Alevilerin kültürü ve değerleriyle gerçek kimliğini olduğu gibi kabul etmekten geçer.
Alevilerin 1500 yıldır tuttukları yasın ve korudukları değerlerin sadece Kürdistan ve Türkiye'de değil, tüm dünyada haksızlığa ve zulme karşı verilen mücadelede rolünü oynayarak, özgür ve demokratik yaşamın gerçekleşmesini sağlayacağı inancıyla aşure gününün halkların kardeşlik içinde yaşayacağı gerçek bir barışa vesile olmasını diliyoruz.
15 Kasım 2013
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı