HALKLARIMIZA VE KAMUOYUNA!

Türk devleti bir taraftan Kürt sorununu çözecekmiş gibi beklenti yaratırken...

 

Türk devleti Rojava sınırına duvar örerken, şimdi de Roboski’de Türkiye-Irak sınırına tel örgü döşüyor. Duvar örmek ve tel örgüler Türk devletinin Kürtlere bakışını ortaya koymaktadır. Kürtler bölücülük yapan potansiyel tehlike olarak görülmektedir. Bu da Türk devletinin ve AKP'nin Kürtlere bakışında bir değişiklik olmadığını göstermektedir.

Dünyada duvarlar yıkılıp tel örgüler kaldırılırken Türkiye yeni duvarlar ve tel örgüler döşüyor. Dünyada hiçbir siyasi zihniyet duvar dikip ve çitler örerek kendini ayakta tutamamıştır. Türk devleti de çitler örerek kültürel soykırımcı sömürgecilik sistemini ayakta tutamaz. Kürt halkının örgütlü mücadelesi bu tür duvarları aşarak mutlaka özgür ve demokratik yaşamı gerçekleştirecektir.

Duvarlar ve tel örgüler, Türk devletinin kültürel soykırımcı sömürgecilik sisteminin ne kadar zayıf olduğunu göstermektedir. Lozan’la çizilen sınırları artık karakollarla tutmak bile zor olmaktadır. Kürtler üzerinde yeni bir Lozan tezgahı kurulmak istense de bu başarılamayacaktır.

Türk devleti bir taraftan Kürt sorununu çözecekmiş gibi beklenti yaratırken, diğer taraftan da çatışmasızlık ortamında işlevsiz kalan karakolların yerine yeni karakollar yaparken; eskilerini onarmaktadır. Bu yetmezmiş gibi duvarlar örüp tel örgüler çekmektedirler. AKP bir taraftan Kürt Halk Önderi, Kürt Özgürlük Hareketi ve BDP ile çözüm ararken, diğer taraftan bu Önderlik ve bu harekete karşı karanlık ilişkiler içine girmektedir. Bu harekete karşı her boyutta savaş yürütmektedir. Samimiyetsiz davranmaktadır. Karakollar, barajlar, duvarlar yapmak ve çitler örmek de bu anlama gelmektedir.

Bu duvarlar ve bu çitlere karşı çıkmadan, AKP hükümetinin olumsuz tutumlarına karşı durmadan ne Kürt sorununda çözüm zihniyeti gelişir ne de çözüm için süreçler var olur. Çözüm süreçleri ancak mücadeleyle gerçekleşebilecek durumlardır. Bugün mücadele yapılması gereken konulardan biri de duvarlar ve çit örmelere karşı durmaktır.

AKP hükümeti Roboski katliamının sorumlularını açığa çıkarması gerekirken teller örmesi Roboski katliamı konusunda ahlaki ve vicdani bir sorumluluk bile duymadığını göstermektedir. Hatta bu tel örgülerle hem sizi öldürür, hem de dünyayı size hapishane haline getiririz demektedirler. Bu gerçeklik bile Roboski katliamının açığa çıkarılmasının önemini göstermektedir. Roboski katliamını açığa çıkarma zihniyeti ve kararına sahip olmayanlar teller de çekerler, duvarlar da örerler. Bu teller, Roboski’nin acılarını daha da arttırmaktan başka bir anlama gelmemektedir.

Duvarlara karşı çıkmak, örülen duvarları yıkmak, çekilen telleri söküp atmak artık bir onur ve namus sorunu haline gelmiştir. Bunlar sadece sınır duvarları değildir, özgür ve demokratik yaşama ve özleme çekilen teller ve duvarlardır. Böyle anlaşılmadan duvarlara karşı doğru tutum takınılıp duvarlar yıkılamaz. Duvarlar yıkılmadan, teller sökülüp atılmadan da özgür ve demokratik yaşam hak edilemez.

Ayşe Gökkan duvarları yıkmak için bir tutum takındı, ancak bu tutum yarım kalmış ve devam ettirilmemiştir. Hala Nusaybin’e duvar ve çit örülmesi kabul edilecek bir durum değildir. Kobani ve Afrin sınırına da duvarlar örülmektedir. Daha başka yerlerde de bu tür girişimlerde bulunulmaktadır. Roboski katliamının yıldönümü yaklaşırken halkımız sınırlara yürümeli, duvar örülmesine izin vermemeli, yapılanları da yıkmalıdır. Duvarlar yıkılmadan, çitler sökülmeden özgürlük ve demokrasi mücadelesini anlamlı geliştirmek ve başarıya ulaştırmak mümkün değildir. Dolayısıyla duvarlar ve çitleri yıkmak özgürlük ve demokrasi mücadelesinin kopmaz bir parçası olarak görülmeli, duvarlar ve çitler yıkılarak Lozanla Kürtler üzerinde kurulan kültürel soykırımcı sömürgeciliğin kabul edilmeyeceği kararlı bir biçimde ortaya konulmalıdır.

 

5 Aralık 2013

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı