KOBANİ KATLİAMINI KİM YAPTI?

Din, toplumun ilk temel değerlerini taşır. Toplumun ahlakı ve vicdanı daha sonra ...

Cuma RONAHİ

Rojava’da İslam maskeli çetelerin Kobani’de patlattığı bombalar sonucu 5’i çocuk 14 insan öldü. Ölenlerin içinde Araplar da bulunuyor. İnsanlığın ve uygarlığın beşiği olduğu söylenen Ortadoğu'da bu insanlık dışı saldırıların olması bir paradoks oluşturuyor. Ortadoğu'da sorunların neden ağırlaştığı bu insanlık dışı zihniyet ve saldırılarda çözülebilir. Devlet ve iktidar güçleri gerektiğinde her türlü katliam yaptığı gibi, iktidar olmak isteyen güçler de sık sık katliama başvurmaktadırlar. En kötüsü de kendine Müslüman diyenlerin bu katliamlara bir de inanç örtüsü kullanmalarıdır. İktidara ulaşmak için cihat açılıyor ve cihat içinde her türlü eylem, katliam meşru görülüyor. Makyavelli bile iktidara ulaşmak için her şey mubahtır derken bu tür şeyleri kabul edecek bir anlayışa sahip değildir.

Din, toplumun ilk temel değerlerini taşır. Toplumun ahlakı ve vicdanı daha sonra tek tanrılı dinlerde somutlaşmış ve temsil edilmiştir. İslam da toplumsal barışı sağlamak için neşet etmiştir. Toplumda ahlak, vicdan ve adalet duygusu canlandırılmaya çalışılmıştır. Ancak Kobani’ye saldıran güçlerin ne ahlakı, ne vicdanı, ne de adaleti vardır. kendisi gibi düşünmeyenlere ise her türlü ölüm haktır. Bu nedenle sadece sokakta sivilleri katletmiyorlar, Şii camilerini bombalıyorlar. Nitekim Irak'ta birçok Şii cami bombalanmıştır. Kerbela’ya gidip Hz. Hüseyin’i anmak isteyen Şii kalabalıklar içinde bombalar patlatılmaktadır. Bu tür saldırganların dini imanı olabilir mi? Bu saldırganlar toplum deyimiyle dinsiz imansızdır.

Dinin ve inancın iktidara ve devlete örtü yapılması, iktidar ve devlet olmak için din adına insanların katledilmesi kadar insanlık dışı bir şey olabilir mi? AKP yetkilileri her ağızlarını açtıklarında Esad’ın katliamından söz ediyorlar. ABD'nin müdahale etmesini istiyorlar. Ama kendilerinin desteklediği İslam maskeli çetelerin katliamlarını ise normal görüyorlar. Sadece arada sırada “İslam’la terör bir arada anılmaz” denerek gerçek yüzlerini örtmeye çalışıyorlar. Ancak Irak’ta da, Suriye'de de, hatta başka yerlerde de insanlık dışı eylem yapanlarla ilişki içindedirler. Onlar üzerinden böylece siyaset yapıyorlar. Yani insan ölümleri ve katliamlar üzerinden bölge siyaseti üzerinde etkili olmak istiyorlar. Irak'taki El Kaide gibi güçlerle ilişkisini bir tarafa bıraksak bile Suriye'de bu güçlerle ilişkisini bilmeyen yoktur. Bu nedenle ABD ve NATO’dan bile Türkiye'ye uyarı gitmiştir. En son silahların yakalanması bile üzerindeki bu töhmeti kaldırmak içindir. Ancak hala da bu çetelere destek vermektedir. Bu açıdan Kobani’deki katliamda Türkiye de dolaylı ya da dolaysız suç ortağıdır. Çünkü istihbarat örgütleri üzerinden hala bu çetelerle ilişki halindedir. Öyle ki, bu çetelerle ilişkisini pazarlık konusu yapacaktır. Daha sonra bu çetelerin bastırılması karşılığında Suriye siyaseti üzerinde etkili olma talebinde bulunacaktır.

Kobani’de sivillere karşı insanlık dışı bir saldırı yapan bu çeteler yenilgili ruh hali içindedir. Yenilgilerini böyle örtmek istiyorlar. Ancak yabancı ve işgalci zihniyetin ne yaparsa yapsın Kürtler karşısında yenilgi alması kaçınılmazdır. Çünkü Kürtler yaşadıkları topraklarını, onurlarını ve namuslarını korumaktadırlar. Rojava halkı özgür ve demokratik yaşam için canlarını veriyor, vermeye hazırlar. Tüm Rojava halkı fedai durumdadır. Bu tür saldırılar özgür ve demokratik yaşam iradesini güçlendirmekten başka sonuç vermez. Bu saldırılar, Kürt halkının birliğini ve mücadele azmini daha da güçlendirmektedir.

Bu saldırganlar İslam maskelidir. Bunlar ne ılımlı ne de radikal İslam’dır. Bunlar iktidarcı, devletçi, sömürgeci zalimlerdir. Kürt düşmanı güçlerin taşeronudurlar. Bunlara sorarlar, sizleri kim Kürtlerin üzerine sürmektedir? 16 Temmuz 2013 saldırı kararının arkasında kim vardır? Kürtler kendi topraklarında barış içinde özyönetimlerini kurmuşlarken birden bire bu saldırılar neden artmıştır? Birden bire bütün güçlerini neden Kürtlerin üzerine sürmüşlerdir? Suriye’de Esad rejimine karşı savaştığını söyleyenler namlularını neden Kürtlerin üzerine çevirmişlerdir? Barış ortamını bozup Rojava’yı savaş alanı haline getirmişlerdir. Bunu kim istemiştir? Türk devletinin bu saldırıların arkasında olduğunu biliyoruz. Serêkaniye’ye ilk önceleri doğrudan Türkiye üzerinden saldırılıyordu. Ancak bu saldırıların arkasında sadece Türkiye de yoktur; birçok devletin ve gücün yönlendirmesi sonucu Kürtlere saldırmışlardır.

Bu saldırılara tüm Müslümanlar karşı çıkmalıdır. Müslüman’ın Müslüman’ı çocuk yaşlı demeden öldürmesi nerede görülmüştür? Bu nedenle saldırganlar İslam değildir. Devletçi İslam, iktidar İslam’ı, karşıt İslam’dırlar. Daha doğrusu dini çıkarlarına alet edenlerdir. Bütün Müslümanlar bu çetelere karşı çıkarak inançlarının böyle katliamlara alet edilmesine izin vermemelidirler. Kürt Halk Önderinin dediği gibi, Bu İslam karşıtlarına demokratik kültürel İslam’la karşı çıkılmalıdır. Demokratik kültürel İslam bu toprakların önemli bir değeridir. Demokratik kültürel İslam ister Şii ister Sünni olsun herkesle barış içinde yaşayabilir. Demokratik kültürel İslam Alevilerin ve Hıristiyanların düşmanı olamaz; Yahudilerin düşmanı olamaz. Tüm diğer inançlardaki demokratik kültürel değerlerle ortaklaşarak zalime, zulme, haksızlığa ve adaletsizliğe karşı koyar. Demokratik kültürel İslam’ın düşmanları yoktur. Yan yana yaşayacağı inançlar, toplumsal değerler vardır. Demokratik kültürel değerler İslam’da vardır. Sadece İslam’da da yoktur, tüm inançlarda, demokratik toplum ve kişilerde de vardır. Bu açıdan bu temel değerler ortaklığında birlikte yaşamak İslam’ın özünde de, tarihsel gerçekliğinde de vardır. Önder Apo bu nedenle demokratik İslam konferansıyla Medine vesikasının güncellenmesini istemiştir.

Caniler, insanlık dışılar İslam olamaz. Bu toprakların inançları bu tür canileri toplumsal olarak dışlayıp farklılıklarla birlikte yaşadıklarında gerçek özlem ve güzelliklerini ortaya çıkaracak ve yaşayacaklardır.

Kobani’de insanlık dışı katliamı nefretle kınıyor, halklarımızın mücadelesiyle bunların tarihe gömüleceklerine inanıyoruz.