Birleşik Devrimin Öncüsü Olarak KBDH

Tabii ki devrim mücadelesi yürüten kadınlar, sosyalizm, özgürlük, adalet ve eşitlik için ...

Çiğdem DOĞU

Kadınların Birleşik Devrim Hareketi olarak geliştirdiğimiz yeni dönem birleşik devrimci kadınlar örgütlülüğü, Türkiye ve Kürdistan devrim çalışmalarının çok önemli bir boyutunu ifade etmektedir. Türkiye ve Kürdistan devrim mücadele tarihinde bu tarzda bir örgütlenmeyi geliştirmek bir ilktir. Bildiğimiz gibi Türkiye ve Kürdistan devrim mücadelesi, uzun yılları alan bir mücadele birikim ve deneyimine sahiptir. Binlerce şehidi vardır, özgürlük tutsakları vardır. Kadın devrimciler olarak da büyük emekler verilmiş, bedeller ödenmiştir. Verilen bu emeklere cevaben ve devrim şehitlerimizin anısına böyle ortak bir örgütlenmeye gitmek, kadın özgürlük mücadelesine yepyeni bir boyut kazandırmıştır. Tabii sadece kadın özgürlük mücadelesine değil, aynı zamanda genel Türkiye ve Kürdistan devrim mücadelesine de yeni bir anlam, yeni bir boyut kazandırmıştır diyebiliriz. 2017 8 Mart'ını böyle bir örgütlenmeyi ilan ederek karşılamak bu nedenle çok anlamlıdır.

Birleşik devrim perspektifi, aslında coğrafyamızın esas zafer perspektifidir. Devrim mücadelesi yürüten güçlerin özgünlüklerini, farklılıklarını koruyarak ortak düşmana karşı politik, askeri, örgütsel ortaklığı geliştirmeleri, bölgesel ve tarihsel olarak birleşik bir karaktere sahip olunmasıyla bağlantılıdır. Ortadoğu toprakları birleşik güçlerin zaferleşmesini kabul eder. Birleşmeyen, ayrıksı, karşıt duran ise kaybetmeye, oyalanmaya mahkûmdur. Bu gerçeklik, belki de en fazla kadınlar, Ortadoğulu, Türkiyeli, Kürdistanlı kadınlar için geçerlidir. Nitekim son yıllarda DAİŞ örneğinde de tanık olduğumuz gibi, kadınlar ne kadar birleşik ve örgütlü ise o kadar düşmana güçlü bir yanıt verdiler, ne kadar zayıf ve örgütsüz ise o kadar düşmanın elinde köle oldular. Aynı şeyi AKP ve Erdoğan hükümet süreçleri açısından da rahatlıkla belirtebiliriz. Kaldı ki kadın sömürüsünden kaynaklı sorunun kökü Ortadoğu'dadır, sorunun da çözümün de kökü buradadır. Yine kadın hakikatinin evrensel bir karaktere sahip olması da birleşikliğe işaret etmektedir.

Tabii ki devrim mücadelesi yürüten kadınlar, sosyalizm, özgürlük, adalet ve eşitlik için mücadele geliştiren kadınlar hangi kulvarda olursa olsun aslında ortak bir mücadelenin hizmetindedir. Bu, doğallığında böyledir. İşte bu doğallığında var olan ortaklığı, birleşikliği bilinçli, iradeli, örgütlü bir ortaklığa dönüştürmek gerekiyordu. Bu, aslında gecikmiş bir adım da olmuştur. Çünkü böyle birleşik bir örgütlülüğe gitmek, salt güncel taktik bazı ihtiyaçları karşılamak üzerine değildir. Stratejiktir, tarihseldir, uzun vadelidir. Hem kadınların hem de halkların ve ezilenlerin mücadelesini kapsayacak genişlik ve derinlikte bir kapasiteye sahiptir. Kadınların birleşik devrim perspektifi üzerinden bir araya gelmesi, örgütlenmesi, gecikmiş de olsa tarihi ve anlamlı bir adım olmuştur. Hem faşist devlete, sisteme karşı mücadele açısından hem de bu sistem karşısında alternatif sosyalist yaşam değerlerini yaşamsallaştırma, inşa etme açısından çok önemlidir.

Bugün Türkiye'de ve Kuzey Kürdistan'da mücadele edilmesi gereken birçok gerekçe mevcuttur. Özellikle de AKP hükümetiyle birlikte kadın ve toplumun sömürülmesi ve kandırılması en üst düzeye tırmanmıştır. AKP sürekli gerilim ve savaş politikasının merkezine kadına karşı sürekli savaşı almıştır. Kaynağı burasıdır. Kadını ne kadar aşağılar, sömürür, cinsel nesne düzeyine indirgerse, genel siyasette de bunu yapmakta, türevlerini oluşturmaktadır. Bugün Türkiye'de kadınların hiçbir biçimde can güvenliği yoktur, geleceği yoktur, anlıktır, başına her an ne geleceği belirsiz bir pozisyondadır. Kadını sürekli güvensiz geleceksiz bir konumda tutup erkeği de kışkırtarak korkunç bir yaşam biçimi geliştirilmiştir. Sistem böyle kışkırtılmış erkeklik ve sindirilmiş kadınlıkla yürütülmeye çalışılıyor. Şimdilerde Başkanlık sistemi diye allayıp pulladığı şey de zaten bu cinsiyetçi erkekliğin, tecavüz kültürünün siyasi isimlendirmesinden başka bir şey değildir. Nitekim siyasi üslubun giderek sokak ağzına, kabadayı üslubuna, küfre dönüşmesi de bunu çok çarpıcı bir biçimde göstermektedir. Bu tarzda kabadayılaştırılmış, kışkırtılmış erkeklik, zavallı, hep mağdur konumunda olan bir kadın gerçekliği istemektedir. İşte AKP sürecinin cinsiyetler boyutuyla yarattığı kısır döngü böyle işliyor.

İşte bu kaynağı kurutmak gerekiyor. Bu kaynağı kurutmak, kadın mücadelesini daha üst düzeye ulaştırmak, öz savunmasını, örgütlülüğünü oluşturmak çok önem kazanmıştır. AKP'yi ve onun ardındaki binlerce yıllık erkek egemenlikçi sistemi buradan vurmak ve kökünü kurutmak gerekmektedir. İşte bu açıdan da devrimci kadınların birleşik bir devrim perspektifiyle hareket etmesi, örgütlenmesi ve mücadele etmesi gereği çok açık bir biçimde ortaya çıkmaktadır. Ne böyle bir kadın gerçekliği, ne böyle bir erkek gerçekliği ne de böyle bir yaşam gerçeği kabul edilebilir. KBDH, bu retlerin üzerinden şekillenmekte ve buna karşı kadınların gücünü birleştirerek öz savunmasını, öz örgütlülüğünü geliştirmeyi esas almaktadır.

KBDH için, yaşanan her sorundan kendini sorumlu görme, çözüm gücü olma, sürekli çözüm üretme ve mücadele geliştirme esas ilke olmaktadır. Sadece dar cinsiyetçi sorunlara endeksli değil, bu sorunun ana sorun olduğunu bilerek ama diğer sorunları da görerek ve çözüm üreterek mücadele etmek, gelişme yaratacaktır. Bu nedenle KBDH, Kürt sorunundan başlayarak işçi, köylü, işsiz, yoksul kesimlerin, farklı etnik, mezhep kimliklerinin, ezilen tüm kesimlerin sorunlarına karşı duyarlıdır, kendini bu sorunların çözümünden sorumlu görür. Toplumun sorunları sahiplenilip çözümlenmeden kadın sorunu da çözülemez.

Yine KBDH'ın, düşmanın kadını ve genel toplumu sömürmek için geliştirdiği politikalara karşı mücadele etmesinin yanında, yeni yaşamı, özgürlük ve eşitlik değerlerini temsil etme, bugünden inşa etme gibi bir sorumluluğu vardır. Kadın olmak da, devrimci olmak da, birleşik bir devrimin perspektifiyle yürümek de bunu gerektirmektedir. Geleceğin ortak yaşam değerlerini bugünden kadınlar olarak inşa etmek, birleşik değerleri en anlamlı biçimde yaratmak ve geleceğe miras bırakmak önemli bir görev olmaktadır. Nitekim mücadele şehitlerimiz, özellikle de Rojava devrimiyle birlikte ortak mücadele zeminlerinde yaşanan şahadetler bize bunu emretmektedir.

KBDH, temel sosyalist ilkelerde kadın olarak birlikteliğin ifadesidir. Sosyalizm ise kadın özüdür. Bu nedenle sosyalizmin, devrimin, birleşik devrimin öncüsü konumundadır. Bu öncülüğü Türkiye coğrafyasının her alanında, her bölgede adım adım gerçekleştirerek düşmana karşı kadın gücünü geliştirecektir. Kadın gücünü örgütleyerek ve öz savunmasını sağlayarak bu faşist rejimi, erkek egemenlikçi sistemi yenecektir. Tek adamlığa karşı çoklu ve cinsiyetçi olmayan bir yaşam sistemini inşa etmeyi esas alacaktır. Kadınların ve ezilen tüm kesimlerin sömürüsüne, aşağılanmasına karşı büyük bir inanç ve inatla savaşacaktır