Kürtlük Yaşayacak!

Kürtler yok olmayacaktır. Kürtler yok olmayacak ve kendileriyle birlikte tüm dünya ezilen halklarının özgürlük mücadelesi...

Dilzar DÎLOK

Kobani özgürlük zaferinin en büyük anlamı, Rojava Kürdistan’da geliştirilen direnişi Bakurê Kürdistan’da da yükseltmek ve demokratik özyönetimi tüm Kürdistan kentlerinde yaşamsallaştırmakla ortaya çıkacaktır. Demokratik Suriye ve Demokratik Türkiye’nin, nihayetinde demokratik Ortadoğu’nun gelişmesi de bu direnişin son noktası, zaferin gerçek ve toplumsal sonucu olacaktır.

Bakurê Kürdistan’da Türk devletinin çöktürme planı kapsamındaki ezici-yok edici saldırıları sürüyor. Buna karşı özyönetim direnişleri de sürüyor. Faşist Türk devleti sadece direnişi değil tüm toplumu bahara çıkarmama, hepsinin üzerini betonlama temelinde planlamasını yapıyor. Ki bundan dolayı tüm Kürdistan’ı mezar yerine çevirerek baharda mezarın üzerine inşa edeceği yeni ve güçlü devletin nasıllığını tartışıyor. Kürdün ölmeyeceğini, üzerinin betonlanamayacağını 40 yıldır savaş yürüten Türk devletinin anlamamış olması trajiktir. Kürtlerin yok olmayacağını başta faşist Türk devleti olmak üzere herkesin anlaması gerekir.

Kürtler, özgürlük mücadelesi ile birlikte yok olmamayı garantiye almak kadar, nasıl var olacaklarının ve nasıl yaşayacaklarının iradesini ortaya koymuşlardır. Bu anlamda tarihsel bir yarım yüzyıl yaşanmıştır. Ve bu yarım yüzyıl, tarih olmak kadar toplum olarak kendini kalıcılaştırmıştır. Tarih denilen, toplumun gözeneklerine yazılanlar, nakşedilenlerdir. Özgürlük mücadelesi de bu tarihle birlikte Kürt toplumunun tüm toplumsal gözeneklerine yazılmıştır.

Kürtler yok olmayacaktır. Kürtler yok olmayacak ve kendileriyle birlikte tüm dünya ezilen halklarının özgürlük mücadelesi için kıvılcımlar yaratmaya devam edeceklerdir. Kürtler bu sınavı çoktan aşmıştır. Bugün, eğer Kürdistanlı gençlik Türkiye devleti karşısında faşist saldırılara denk bir saldırıda bulunmuyorsa, her yeri yakıp yıkmıyorsa, insanları rastgele öldürmeyi hedeflemiyorsa ve özyönetim direnişini yükseltmeyi esas alıyorsa, tüm bunlar Önder Abdullah Öcalan’ın sağladığı demokratik ulus bilincinden ve mücadele anlayışından kaynağını almaktadır.

Kürt tarihine dönüp dönüp bakıyoruz. Nuri Dersimi’nin intikam çığlıklarını unutmuyoruz. “Süngülenen binlerce Kürt yavrularının feryadını dindirmek için intikam!” sözünü söylerken Dersim katliamını kastediyor olsa da bugün her yer Dersim’dir. Kürdistan’ın tüm kentlerinde, sokaklarında her an Kürt yavrularının feryadı yükselmektedir. Henüz doğmamış Kürt bebeleri dahi katledilmekte, hedef alınmakta, suikast ile öldürülmektedir.

“İntikam!.. Kürdistan denilen harabezar anayurdun kurtarılması için.” derken Nuri Dersimi süngülenen toprağı anlatıyordu ancak bugün de ülkemiz, anayurdumuz harabeye çevrilmektedir. Kürdistan’ı harabeye çevirmek için Kobani’de DAİŞ, nasıl yerle bir etme operasyonu başlattıysa, bugün de AKP iktidarının diktatörlüğündeki Türk devleti Bakurê Kürdistan’da yerle bir etme operasyonu başlatmıştır. Aynı zamanda insanı, tarihi, toplumu, sokakları, işyerlerini ve Kürt insanına dair her şeyi yerle bir etme operasyonu başlatmış ve adına da Çöktürme planı demiştir. İşte özyönetim direnişi de bu yıkım operasyonuna, bu Kürt insanına ve direniş güçlerine diz çöktürme planına karşı gelişmektedir.

Nuri Dersimi’nin Kürt gençliğine hitabı hiçbir dönemde unutulmaması gereken bir nasihattir, öğüttür. Bu hatip aynı zamanda hayatını özgür ülke ve özgür toplum uğruna feda edenlerin vasiyetidir. Kürt gençliği de onlara hitap edilen bu tarihsel sözleri unutmaz, unutmayacak. Kürt yaşayacak. Ve Kürdün yaşamının önüne çıkacak olan tüm engelleri aşmayı esas alacaktır.

Özgürlük tohumu ekilmiştir. Kobani direnişinin zafer kazanmasında nasıl ki Bakurê Kürdistan halkı sınırları aşarak Demokratik ulusallaşmanın direnişle bütünleşen düzeyini göstermişse, bugün de başta Bakurê Kürdistan olmak üzere tüm Kürdistan kentleri kadar tüm Kürt insanları, yine Kürtlerle beraber Kürt halkının tüm dostları, devrimci demokratik ve özgürlükçü kesimler de aynı mücadele iradesini gösterecektir. Tek cümlelik barış ve demokratik temenniye dahi tahammül edemeyen zihniyet, insanın, toplumun ve her şeyin, her türlü fikrin düşmanlığına soyunmuştur