Önder Apo ve on binleri aşan şehitlerimizin eşsiz emeği, kesintisiz mücadelesi ve özgür yaşama olan inancı PKK’nin ulusal, evrensel, enternasyonal ve kadın özgürlük partisi olarak kadınların ve halkların ilham kaynağı haline gelmesini sağlamıştır. Partimizin kuruluş yıl dönümü vesilesiyle Önder Apo’ya olan bağlılığımızı, büyük özlem ve sevgimizi ifade etmek istiyorum. Yetersiz yoldaşlığımızın, İmralı sistemini yıkıp Önderliğimizin fiziki özgürlüğünü sağlayamamanın özeleştirisini veriyorum. Kuşkusuz Önder Apo, kişiliği, yaşam felsefesi ve fikirleri ile özgürdür. Halklara ve kadınlara umut olan ve yeni bir yaşam sunan paradigması, çözüm stratejileri ile İmralı işkence rejimini parçalamış, komplocu güçlerin oluşturduğu tüm sınırları, engelleri aşmış, dünya insanlığına mal olmuş tarihsel bir Önderlik düzeyine ulaşmıştır. Ancak Önder Apo’nun yoldaşları, militanları olarak İmralı sistemini ortadan kaldıramamak, Önderliğin sağlık, güvenlik ve fiziki özgürlüğünü güvenceye alamamak hepimiz için bir suç durumunu ifade etmektedir. Yarım, yetersiz yoldaşlığımızın özeleştirisini her an veriyoruz. Özeleştirimiz mücadeleyi kesin başarı temelinde yükseltmeyi gerekli kılmaktadır. Önderliğimiz hepimiz adına, özelde tüm kadınlar adına İmralı’da amansız bir mücadele yürütmektedir. Bizim özgür geleceğimiz için 25 yıldır tarihi bir direnişi sürdürmektedir. Bu direnişi tamamlayan, büyüten bir mücadele ve düşmanı yenilgiye uğratan komple bir savaşı her alanda yükseltmemiz Önderliğe ve şehitlere olan borcumuzu ödememiz, Önderlikle buluşmamız için tarihsel sorumluluğumuzdur.
On binleri aşan şehitlerimiz Önderlikle 24 saat yaşamanın, buluşmanın ve komplocu güçleri yenmenin temsilidirler. Bu gün mevzilerde ‘’düşmanı vurduğumuz an Önderliğe en yakın olduğumuz andır’’ diyen yoldaşlarımızın duruşu bizim Önderlik ve şehitler karşısında nasıl bir duruş ve mücadele içinde olmamız gerektiğini net ifade etmektedir. Tarihin en görkemli mücadelesini yürüten partimiz PKK’nin kuruluş yıl dönümünde bir kez daha Önderlik ve şehitlerimiz karşısında yetersiz yoldaşlığımızın özeleştirisini veriyor ve Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlamak için her alanda mücadeleyi yükseltme ve mutlaka başarıya ulaşma kararlılığımızı ifade etmek istiyorum. Önder Apo’nun özgür yaşam felsefesi, mücadele tarzı ile kendimizi özgürleştirdiğimizde, halkımızı demokratik toplum paradigması temelinde örgütlediğimizde, devrimci halk savaşı temelinde düşmana karşı mücadelemizi başarıyla yürüttüğümüzde İmralı sistemini ortadan kaldıracağımızın bilinciyle partimizin 45. kuruluş yıl dönümünü kadınlara, halklarımıza ve insanlığa kutluyorum.
Önder Apo ve PKK’nin çıkış yaptığı yıllarda ve öncesinde uluslararası hegemon güçler eliyle parçalanmış ve sömürgeleştirilmiş bir ülke gerçekliği vardı. Bunun sonucunda kendi ulusal kimliğini sahiplenmekten, söylemekten korkan bir halk gerçekliği söz konusuydu. Halk olarak ulusal kimliğini, özgür yaşamı, kendi kendisini yöneteceği ülkesini kazanma mücadelesini ifade eden 28 isyan katliamlarla bastırılmıştı. İşkence ve sürgünle halk gerçekliğinin parçalandığı, asimilasyon ve yasaklarla kendine yabancılaştırıldığı, kendini inkarın hakim kılındığı bir Kürt ve Kürdistan gerçekliği söz konusuydu. Önder Apo ve PKK’nin 29. İsyan olarak başkaldırısı böyle bir gerçekliği yaşayan bir halkı yeniden diriltme, kendine ait kılma ve özgürce toplumsallığını kurma mücadelesini ifade etmektedir. Önder Apo’nun Haki Karer yoldaşın kulağına fısıltıyla söylediği ‘’Kürdistan sömürgedir’’ tespiti inkar- imha politikalarına karşı 29. İsyanın ilk kıvılcımı, Kürt ulusal kimliğini sahiplenme ve kazanmanın destansı mücadelesine yönelmenin ideolojik, siyasi, toplumsal başlangıcıdır. Önder Apo’nun ‘’Kürdistan sömürgedir, özgürleştirilmelidir’’ tespiti, bu gün Kürdistan’ın her yerinde ‘’PKK halktır, halk burada'’ sloganında ifade edildiği gibi halklaşan bir mücadele düzeyini yarattı. Daha grup aşamasında Kürt halkına özgür ulus bilincini kazandırmanın yanında halkların eşit-özgür-demokratik birliğini hedefleyen enternasyonal mücadeleyi PKK gerçekliğinde yaratmayı başardı. Önder Apo’nun yaşam felsefesi ve PKK’nin oluşum diyalektiği, halklar adına yürüttüğü mücadele ezilen tüm halklara ve kesimlere, özelde kadınlara ilham kaynağı olan evrenselleşen bir PKK hareketine dönüştü. Kapitalist modernite ve ulus devletlerin sistemsel krizine ve yarattığı ağır sorunlara karşı demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigmamız ve demokratik konfederal sistemimiz özgür- demokratik bir yaşam modelini insanlığa sunmakta, tüm sorunlara en gerçekçi ve uygulanabilir çözümleri geliştirmektedir.
Tarih ve güncelin kadın şahsında buluşması
Önder Apo’nun ve PKK’nin en temel özelliklerinden biri; hem Kürt önderlikleri ve partileri ve hem de dünya devrimci hareketlerinden farklı olarak kadın özgürlük sorununa yaklaşımı, kadınları mücadelenin her aşamasında özne ve öncü düzeyde katılımını devrimciliğin ölçüsü, devrimin başarısının en başat koşulu olarak ele almasıdır. Kürtlere karşı uygulanan inkar- imha uygulamalarına ve sömürgeci, faşist zihniyetine karşı olduğu gibi, kadın kırım politikalarına karşı da cesurca bir karşı koyuş, reddetme söz konusudur. PKK’nin bu kadar radikal olmasındaki en önemli özelliklerin başında erkek egemenlikli zihniyet kodlarının, feodal ve dini etkilerle örülü gerici toplumsal anlayış ve ilişki biçimlerinin tüm kalıplarına karşı kadını mücadele saflarına katmakla bir başkaldırı yapması gelmektedir. Sömürgeciliğin zihniyetinde, yürütülen savaşlarda kadını savaş ganimeti gören erkek aklına ve kapitalist güçlerin toplumu teslim almak için ilke edindiği ‘‘kadını vurun’’ zihniyetine karşı Önder Apo, ‘‘önce kadını kurtarın, önce kadın kurtuluşu’’ diyerek erkek-devlet aklına karşı, onun yarattığı toplumun tüm tabularına karşı bir alt üst oluşu gerçekleştirmiştir. Ancak feodal- dini etkilerle örülmüş Kürt ve Kürdistan gerçekliğinde kadını siyasi mücadeleye, özelde gerilla savaşına katmak öyle kolay gerçekleşmemiştir. Kadının bu düzeyde PKK saflarında yer alması, erkekle birlikte mücadeleye katılması toplumdaki tabuları yıkmada, demokratik toplumun inşasında, erkeğin ve ailenin değişim- dönüşümde, sosyal ilişkilerde, zihniyet dünyasında, yaşam felsefesinde devrim içinde devrimleri ifade eden çok yönlü alt üst oluşu, tüm toplumsal ilişkilerde yeniden bir şekillenmeyi adım adım geliştirmiştir.
Böylesi bir PKK gerçekliğine ulaşılmasında kuşkusuz verilen direnişle yaratılan toplumsal değişim ve örgütlenmenin çok önemli bir rolü vardır. Ancak PKK’yi bu konuma taşıyan temel özelliklerinin veya farkının kaynağında hareket içerisindeki kadın özgürlüğü, mücadelesi ve toplumsal değişimde kadının geliştirdiği öncülük düzeyi ve yarattığı devrimsel gelişmeler yer almaktadır.
Kürt kültürü ve dilinin yaşatılmasında kadınların geçmişten bu güne çok belirleyici bir rolü vardır. Kürt kadınları yaşamı inşa eden, toplumsallığı geliştiren, toprağa, doğaya, insanlığa, barışa bağlılığın, onu yaratmanın temel harcı olmuştur. Aynı duruş ulusal bilinç, yurtseverlik, ülke topraklarının ve ulusal değerlerin savunulmasında da vardır. Kürt kadınları sömürgeci devletlerin işgal saldırılarına karşı gelişen isyanlarda, yurtseverliğin, ülkesini savunma mücadelesinin hemen her aşamasında da cesurca yer almış, düşmana teslim olmamanın emsali olmuşlardır. Kürt kadınları ihaneti, işbirlikçiliği, teslim olmayı asla kabul etmemiştir. Kürt tarihinde bunun yüzlerce örneğini ifade eden kadın direnişi vardır. Sason isyanında düşmana teslim olmayan Rindexan, Ağrı isyanında yer alan Zeynaba Kalîkî, Dersim isyanında Bese, Koçgiri direnişinde Zarife, Saddam’ın soykırım saldırılarına karşı Leyla Qasım ve Ayşe Gul, Mahabat Cumhuriyeti sürecinde Keça Nexedeyî tarihteki Kürt kadınının direniş geleneğini ifade eden örneklerden bazılarıdır. PKK ile birlikte ise bu direniş çizgisi, yurtseverlik ruhu ve geleneği güncellenmiş, bireyden toplumsal bir direnişe geçişin temel harcını oluşturmuştur. Bese Anuş’tan Berîvan, Berîtan, Zîlan’a, Leyla Sorxwin, Berçem Gever, Rojîn Gewda, Sara Tolhildan ve Rûken Zelal’e, Ronahî Maku (Şirin Elamhuli)’den Viyan Peyman, Mizgîn Ronahi’ye, Arîn Mîrkan, Avesta Xabur, Sosin Birhat’tan Jiyan Tolhildan ve Şervin Şerdar’a kadar on binlere varan bir kadın direniş çizgisini yaratmıştır.
Kürt kadınlarındaki bu direniş damarı, yurtseverliği ve özgürlüğe tutkusu neolitik devrimin yaratıcısı olmasından kaynağını almaktadır. Bu gerçeklik PKK ile birlikte Önder Apo’nun devrimin her aşamasında kadını özne, öncü olarak yer vermesi, katması ile bu gün kadın devriminin inşasını yaratmış, tarihle günceli kadın şahsında buluşturmuştur. Ancak bu öyle kolay gerçekleşmedi. Kürt kadınları feodal toplumun aile, aşiret, töre kıskacından dolayı erkeğin, toplumun feodal değer yargılarının ağır baskısı altında eve hapsedilme, çocuk yaşta evlendirilme ve derin köleleştirme gerçekliğinin ağır sonuçlarıyla da hep karşı karşıya kalmıştır. Berdel, başlık parası, töre cinayetlerinin kurbanı olmuştur. Bu toplumsal handikabın yanında sömürgeci devletlerin işkence, tecavüz vb. en ahlaksız saldırılarıyla, her an savaşın ağır sonuçlarıyla karşı karşıya kalmış ve sömürgeci, faşist devlet terörünün tüm yönelimlerini ve katliam gerçeğini yaşamak durumunda kalmıştır.
PKK’nin çıkış yaptığı süreçlerde de Kürt toplumunda feodal toplum ilişkileri, aşiret kültürü, dini dogmalar ve erkek egemen zihniyetin etkisiyle kadın bedeninin feodal namusla özdeş kılındığı bir durum söz konusuydu. Düşmanın ise kadını savaş ganimeti olarak görmesi, toplum iradesini kırmak için kadına yönelik taciz, tecavüz, kadın bedenini teşhir vb. uygulamaları Kürt kadınlarını çifte bir baskı, köleleştirilme ve acımasız bir yaşamla karşı karşıya bırakmıştır. Bu handikapı ve toplumsal cendereyi kırmak büyük bir mücadeleyi gerekli kılmaktadır. Böyle bir gerçeklik içinde Önder Apo PKK saflarına kadınları katmayı başarmıştır. Bundan dolayı Önderliğimiz kadını ilk ezilen ulus ve cins olarak tanımladı, bu tespit üzerinden ulusal kurtuluşun yolu kadının kurtuluşundan, özgürlüğünden geçer ilkesini esas aldı, kadını bu temelde PKK’ye, özgür toplumu yaratma devrimine ilk andan itibaren kattı. Önder APO, daha ilk grup aşamasında kadınları mücadele içerisine katarak böylesi bir toplumsal gerçekliğin tüm itirazlarını, karşı koyuşlarını göze alma cesaretini gösterdi. PKK hareketinin başlangıcından itibaren adım adım hareketin her aşamasında ve en zorlu mücadele alanlarında, görevlerinde kadınlara güvenerek sorumluluklar yüklemesi Kürt toplumundaki feodal kalıpları, namus kavramı etrafında kadına yüklenen tüm tabuları yıkmış, bunlarla amansız bir mücadeleyi ön görmüştür. Kadının tek başına evinden çıkamadığı, okutulmadığı, en küçük hatasının ‘namus, onur’ sorunu olarak ele alınıp ölümle, töre cinayetleri ile sonuçlandığı, söz hakkının olmadığı, kısacası ağır bir köleliğe mahkum edildiği bir toplumsal gerçeklik içinde kadını erkeklerle birlikte dağlarda, siyasi, ideolojik, askeri, toplumsal alanlarda mücadeleye katmak Kürt toplumunda zihniyet, kültür, ahlak, toplumsal ilişkiler, alışkanlıklar başta olmak üzere yaşamın ve mücadelenin her alanında büyük mücadele ile tarihi değişim- dönüşümler yarattı. Bugünden bakıldığında bu değişim- dönüşüm ve bu uğurda verilen mücadelenin keskinliği, zorluğu tam anlaşılmayabilir. Çünkü yaratılan bir kültür, toplumsal değişim ve yaratılan bir devrim gerçekliği var. Ancak Önder Apo’nun ve PKK’nin çıkış süreçleri, kadının tüm retleri, engelleri aşarak katettiği gelişme süreçleri irdelendiğinde muazzam bir emek, çaba, mücadele, irade ve kararlı bir yürüyüşle bunların gerçekleştirildiği görülecektir.
Halkımız ilk yıllarda kadının bu düzeyde PKK saflarında yer almasını, özellikle gerilla ordulaşmasında olmasını öyle kolay kabul etmemiştir. APOCULAR’ın yaşam tarzını, ilişkilerini gördükçe, tanıdıkça bu feodal yaklaşımlar, kadın şahsında bin yıllardır oluşturulan geri namus olgusu aşılmış, PKK saflarında kadının yer almasından onur duymuş, derinden etkilenmiş, kadının cesareti, yurtseverliği, savaşçılığı, özgürleşme ve örgütlenme düzeyi toplumdaki yurtseverliği, örgütlenme ve mücadeleye katılma düzeyini etkileyip güçlendirmiştir. Kadınların bu tarzda mücadelenin her alanında yer alması Kürt toplumunun sosyal ilişkilerinde ciddi değişim- dönüşümler yaratmıştır. Dünya devrimlerinin aksine kadın özgürlük sorunu, eşitlik, adalet, demokratik haklar mücadelesi, ilişkileri, buna dayalı toplumsal yapılanma devrim sonrasına bırakılmamıştır. Önder Apo, ‘’kadının olmadığı örgüt örgüt değildir, kadınsız devrim olmaz’’ perspektifini yaşamsallaştırmış, toplumun tüm kesimlerinde bu zihniyeti ve yaşam felsefesini yaratmıştır. Kadının bu düzeyde PKK mücadelesinde, örgütlenmesinde yer alması kültür, zihniyet, yaşam, ilişki, ahlak devrimini iç içe geliştirmiş, PKK’yi bir kadın partisi Kürdistan Özgürlük Devrimini de kadın öncülüğüyle gelişen bir halklar devrimine dönüştürmüştür. Evinden çıkamayan, söz hakkı elinden alınmış kadın bu gün mücadelenin her alanında eşit düzeyde katılan, eş başkanlık kazanımıyla siyasette, kurumlarda, örgütlenmelerde öncülük yapan, erkeği özgür, demokratik, sosyalist yaşam ve mücadele çizgisine çeken, dönüştüren, düşmana karşı mücadelede yurtseverliğin, direnişin, toplumu örgütleyip mücadeleye katmanın cesareti, kararlılığı, iradesi haline gelmiştir. ‘’Jin Jiyan azadî’’ sihirli formülünü sadece kadın açısından değil erkeğin de özgür yaşam felsefesi haline getirmiş, tüm dünyada yankılanan bir mücadele sloganı olmasını sağlamıştır.
Kızlar Grubu’ndan Kadın Konfederal sistemine doğru
PKK’yi bir kadın partisi, Kürdistan Özgürlük devrimini de bir kadın devrimi haline getirmenin temelinde Önder Apo’nun daha mücadelenin ilk adımlarında ‘’köle kadınla devrim olmaz’’ ilkesiyle yola çıkması belirleyicidir. Kadın özgürlük devrimimizin gerçekleşmesindeki sırrın özü bu ilkesel yaklaşımdır. Bu, Önder Apo’nun kişiliği, özgür yaşam arayışıyla ilgilidir. Önder Apo çocukluğundaki kadınla yaşam ve mücadeledeki yol arkadaşlığına ihanet etmemeyi kadın devrimini inşasıyla, bunun için de PKK’yi bir kadın partisi olarak şekillendirip geliştirmesiyle gerçekleştirmiştir. Önder Apo çocukluğunda kadınla arkadaşlık felsefesini kadın devrimiyle buluşturmuştur.
Kadınlar olarak hiçbirimiz PKK saflarına katılırken kadın ordusu, kadın partisi, kadın devrimi hedefi ve bilinciyle mücadeleye ilk adımlarımızı atmadık. Ulusal kurutuluş, sol-sosyalist düşünce, mücadele amaçları çok daha öndeydi. Kadın olarak ‘’mücadelede biz de yer almalıyız, yurtseverlik görevimizdir, düşmanın saldırılarından en çok biz kadınlar zarar görüyoruz, biz de intikamımızı almalıyız’’ derken, ‘’katılacağız ve kendimize ait bir ordumuz, partimiz olacak’’ fikrine açıkçası sahip değildik. Bilincimiz yetersizdi, dünyadaki devrimlerde PKK’nin geliştirdiği düzeyde bir kadın örgütlenmesi, ordulaşması, partileşmesi temelinde yer alma örnekleri, mirası bu düzeyde yoktu. Bunların hepsini Önder Apo bize öğretti, eğitti, örgütledi, katılımımızı sağladı. Bundan dolayı Önder Apo’yu kadın özgürlük mücadelemizin önderi olarak görüyor, kadınlarla olan yoldaşlığının tarihi şansını yakalamış bulunuyoruz.
Önder APO, kadın özgürlük devrimini, örgütlenme ve mücadelesini adım adım geliştirdi. Daha ilk grup oluşumunda ve Kürdistan’da partinin ilk örgütlenme çalışmalarında yer alan kadın arkadaşları ‘’Kızlar grubu’’ olarak tanımladı, örgütlenmesinin ve çalışmalarda sorumluluk almasının zeminini hazırladı. ‘’Kızlar grubu’’ tanımlaması sadece bir isim değildir. Daha o dönemde özgün örgütlenmenin ilk adımı olarak Önder Apo bu ismi vererek, kadınlar için özgün zeminleri, karar iradesini oluşturmayı hedeflemiştir. Önderliğimiz 1987’de ‘’köle kadınla devrim olmaz’’ çözümlemesi ile kadının Kürdistan devrimine özgürleşerek katılımının önemine dikkat çekti; ilkelerinin genel çerçevesini tanımladı, egemen erkek ve geleneksel kadın zihniyeti ve ilişki biçimini tahlil etti, özgür-eşit yaşam ve ilişki biçiminin ölçülerini belirledi. Her yıl derinleştirdiği kadın, erkek ve aile çözümlemeleriyle Kürdistan toplumunda sosyal devrimi ve toplumsal değişimi kadın özgürlüğünü öncelikli kılarak büyük bir ısrar ve emek sonucunda geliştirmeyi başardı. Bu çözümlemelerle kadın köleliği kadar erkeğin sahte aşk-sevgi ve namus anlayışını deşifre ederek, asıl namusun ülke, vatan olduğunu ortaya koydu. Önder Apo, kadınların PKK saflarına katılımını salt bir cinsin kurtuluşu olarak ele almadı, kadının mücadeleye katılımı, gelişimi, örgütlenmesi ile toplumsal değişimi, yani sosyal- kültürel devrimi iç içe geliştirmeyi sağladı. Kadın özgürleştikçe erkeği değiştirip dönüştürme ve demokratik toplumu inşayı iç içe geliştirdi. Kadının devrimdeki bu katılım ve dönüştürücü rolü toplumsal devrimde turnusol rolü oynadı.
Köle kadınla devrim olmaz ilkesi ve perspektifi ile kadın devriminin inşası aşama aşama gelişti. Kadınların gerilla saflarına akın etmesi, savaştaki cesareti, kahramanlığı, kazandığı tecrübe kadın ordulaşmasının zeminini hazırladı. Berîtan- Gülnaz Karataş yoldaş şahsında gerilladaki kadının direniş çizgisi kadın ordulaşmamızın temelini oluşturdu. Yine Berîvan- Binewş Egal yoldaşın öncülük ettiği toplumsal örgütlenme ve serhıldanlar, Sara- Sakine Cansız yoldaş şahsında efsaneleşen zindanlardaki direniş ilk özgün örgütlenmemizin ifadesi olan YAJK’ın kuruluşunun temellerini attı. 1995’te YAJK (Kürdistan Özgür Kadın Birlikleri) ile birlikte sağlanan bilinçlenme, deneyim, örgütlenme ile kadın partileşmesinin de zeminleri oluştu. 1997’de kopuş teorisi ile kadın özgürlük ölçülerini derinleştirme, erkek egemen zihniyeti ve ilişkileri tarihsel olarak çözümleme temelinde kadın kurtuluş ya da kadın özgürlük ideolojisinin (1998) ilkelerini belirleme ve hayata geçirme aşamaları geliştirildi. Bununla cins bilinci, cins sevgisi, cins mücadelesi temelinde kadın özgürlük ideolojisinin ve partileşmesinin teorik, ideolojik, örgütsel, sosyal, felsefik ölçüleri belirlendi. Bu deneyim ve örgütlenmelerle yaratılan gelişmeler temelinde 1999’da kadın partileşmesini (PJKK) gerçekleştirdik. Önderliğimiz kadın devriminin her aşamasında olduğu gibi kadın partileşmesi süreçlerini de adım adım perspektifleri ile geliştirdi. PJKK adıyla gerçekleşen parti örgütlenmemiz PJA, PAJK isimleri ile geliştirdiğimiz partileşme çalışmalarımız demokratik konfederal kadın sistemimizin örgütlenme zeminlerini hazırladı. PAJK adıyla kadın partileşmemiz demokratik kadın konfederal sistemimiz olan KJK’nin (2005) öncü kurmay gücü olarak kadın devriminin inşasını, toplumsallaşmasını geliştirme çalışmalarını ve mücadelesini sürdürmektedir.
Önder Apo’nun kadın partileşmemiz için belirlediği ‘‘Nasıl sosyalizm partisi varsa, kadınların da partisi olmalı. Kürdistan Devrimci Kadın Partisi ciddi bir gelişme olabilir. Büyük bir çelişki ancak büyük bir parti ile aşılabilir. Sorunlarınız ağırdır. Partileşin! Kendinizi örgütlemeniz gerekir. Kendi kurtuluşunuzu kendiniz ilerletmelisiniz… Erkeklerin bütün yaklaşımlarına, kadın örgütü adına cevap verebilmek ilginç olur. Tüm planlarınız, ne kadar kadın hayali varsa, hepsi örgütle hayata geçirilir değil mi? Hem en renkli düşünün, hem pratik değeri olan adımlar atın. Ben bir kadın sempatizanı olarak bunları söylüyorum. Benim öyle kadın kurtuluş önderi olmaya fazla niyetim yok. Beni yandaş olarak değerlendirebilirsiniz. Özgür bir kadın kurtuluş partisine, ben yandaşım. Hatta içine tek tük erkekleri de alabilirsiniz. Yani salt cins örgütü değil. Kadın şartlarını tam kabul eden erkeği alabilirsiniz. Mesela Fikri Baygeldi gibi bir erkek, bu partiye üye olabilir’’ perspektifi dünyada bir ilki ifade eden kadın partimizin kuruluş amacını ifade etmektedir. Önderliğimizin bu perspektifiyle örgütlenen partimiz mücadele arkadaşlarımız olan erkek arkadaşların demokratik, özgürlükçü zihniyeti kazanmasının mücadelesini, eğitimini örgütleyip yürüttü. Bunun sonucunda erkek arkadaşlar özgün eğitimlerle bin yılların erkek egemen zihniyetini sorguluyor, özeleştiri temelinde çözümlüyor, özgür erkek ölçülerini, etik- estetiğini kendisinde geliştirmenin mücadelesini geliştiriyorlar. Eşsiz yoldaşlığın temsili olan fedai yoldaşlarımız yazdıkları mektuplarda kadın özgürlük çizgisi karşısında sorgulamalarını, özeleştirilerini yazıyorlar. Erkek arkadaşlarımız kadın komutanların komutasında savaşmanın onurunu, güzelliğini, onun yarattığı sosyalist yoldaşlığın görkemli pratiklerini bu gün Kürdistan dağlarındaki destansı direnişlerinde yaşama ve mücadeleye dönüştürüyorlar. YJA Star ve YPJ’nin insanlık düşmanları karşısındaki direnişi tüm dünyaya örnek eşit, özgür kadın ve erkek yoldaşlığının ve mücadeleciliğinin sembolleri haline geldiler.
Önder Apo kadın partileşmemizin örgütlenmesini ideolojik açılım ve görevlerle toplumsallaşmasının zeminini oluşturmayı esas aldı. Bu temelde 2001 yılında kadının Toplumla Sözleşmesi adı altında bir çalışma yapmamızı önerdi. Toplumsal sözleşme kadının kendi tarihini yeniden yazması, ahlaki-politik toplumun demokratik kriterlere dayalı olarak yeniden örgütlenmesini, inşasını gerçekleştirmenin ilkelerini ortaya koyacak bir demokratik toplumu inşa projesidir. Kadın hareketi olarak bu proje üzerinde hem çalışmakta hem de adım adım inşasını gerçekleştirmekteyiz.
Önder Apo, PKK’nin bir kadın partisi olarak gelişimini partinin tüm mekanizmalarında ve mücadele alanlarında kadınların aktif, öncü, dönüştürücü, parti çizgisinin savunulması ve yaşamsal kılınmasında etkin rol almasıyla sınırlandırmadı. Aynı zamanda dünyada bir ilki gerçekleştirerek kadın ordulaşması, partileşmesi ve konfederal sistemini özgün olarak geliştirdi. Kendisini kadın özgürlük mücadelesinin bir savaşçısı, emekçisi olarak tanımladı. Kadınların özgürlük yoldaşı olarak kadın hareketimizin gelişmesi için tüm engelleri, zorlukları göze alarak büyük bir inançla, kararlılıkla kadın özgürlük mücadelesinin gelişimi için sonsuz bir emek verdi, önümüzü açtı, en zor anlarda yanımızda oldu. Bu temelde kadın partileşmemizle birlikte sonsuz boşanma, erkeği öldürme perspektifleri ile ideolojik açılımları geliştirdi. 2008’de Jineoloji kuramıyla ideolojik, felsefik, sosyolojik, ekolojik, ekonomik vb. tüm alanlarda kadın bilimini geliştirerek kadının kendi tarihini yeniden yazmasının, erkek aklıyla tanımlanan tüm olguların kadın bilinci, bakışı ve zihniyeti ile yeniden tanımlanmasını sağladı. Bu ideolojik, örgütsel, siyasi, sosyal, kültürel açılımlar, gelişmelerin açığa çıkardığı bilinç, zihniyet, toplumsal değişimler üzerinden hem parti içinde hem de siyasi- toplumsal örgütlenmelerde eşbaşkanlık sistemini geliştirerek eşit temsil, ortak karar ve irade mekanizmaları ile kadın devriminin demokratik toplum zihniyet ve yapılanması güvenceye alındı. Eş başkanlık sistemi kadın özgürlük mücadelemizde ve demokratik toplumun öz yönetiminin oluşturulmasında bir sıçrama noktasıdır. Yıllardır yönetme erki hep erkeğe ait oldu. Erkek bununla iktidarcı, devletçi zihniyetini kurumlaştırdı. Kadını hep yedeğinde ve hizmetinde gördü. Bunun için siyaseti, askerliği, ekonomiyi, yönetmeyi erkeğe ait kıldı. Bu da anti demokratik, baskıcı, tek cinsin hakimiyetine dayalı bir toplumsal sistemi ortaya çıkardı. Eşit, adil, demokratik yaşam ortadan kalktı. Eş başkanlık sistemi işte bu erkek aklıyla ve hakimiyetiyle kurulan düzeni, anti demokratik toplumsal ilişki ve yaşam tarzını aşmayı, kadın ve erkeğin eşit temsiline dayanan yeni, özgür, demokratik toplumsal yaşamı örmektedir. Demokratik konfederal sistemle ve eş başkanlık sistemi ile her alanda erkek ve kadının eşit temsili ve katılımı ile öz yönetimin, dolayısıyla demokratik toplumun inşa sürecini yürütmekteyiz. Özellikle kadının konfederal örgütlenmesiyle birlikte siyaset, ekonomi, savunma başta olmak üzere her alanda kadınların eşit temsil temelindeki katılımıyla erkeğin kendine ait kıldığı alanlara girdik, öncülük yapmaya başladık. Erkeğin egemenlik alanlarını daralttık, kadınla eşit düzeyde katılım zihniyetini adım adım geliştiriyoruz. Bunun sonuçlarını sadece hareketimiz içinde değil, toplumda net görüyoruz. Erkeğin en etkin olduğu alanlar siyaset ve ekonomidir. Bu alanlarda kadınlar şu an kadın temsilini arttırıyorlar. Eskiden kota üzerinden pozitif ayrımcılık yaklaşımıyla yer alıyordu. Ancak şimdi % 50 temsil, yani eşit temsil düzeyini geliştiriyoruz. Siyasette hep erkek yüzü, dili, aklı öndeydi. Şimdi kadın rengi, dili ve tarzı öne çıkıyor. Kadınlar en çok emeği sömürülendi. Şimdi ekonomide emeğini görünür kılan ve hakkını alan bir düzeye geliyor. Kadınlar siyasetin rengini değiştiriyor. Partilerde eşbaşkanlık sistemini Türkiye’de yasallaştırdık. Onlarca kadın vekilin parlamentoya girmesi, yerel yönetimlerde yer almasıyla siyasi mücadelede, toplumsal örgütlenme ve kurumlaşmalarda kadınlar sadece öncülük etmiyor, çoğunluğu oluşturuyor. Toplumsal cinsiyetçiliğin ve eril zihniyetin ezberlerini bozuyor.
Bireysel katılımlardan kadın ordulaşmasına, özgün kadın birliklerinden kadın partileşmesine ve kadın konfederalizmine kırk yıllık mücadele birikimiyle ulaştık. Bu gün Kürdistan’ın dört parçasında siyasi, toplumsal, ideolojik ve askeri-savunma alanındaki dev gibi bir örgütlülüğe ulaşmış durumdayız. Basın-yayından kültür-sanata, siyasetten toplumsal alana, ekonomiden, diplomasiye, öz savunma alanına kadar çok geniş, yaygın ve zengin bir örgütlülüğe kavuşmuş bir konfederal örgütlülüğe ulaşmış bulunuyoruz. YJA Star şahsında somutlaşan kadın direnişi ve öz savunması, yarattığı ordulaşma ve savaşa komuta etme mirası Rojhılat, Rojava, Şengal’de Kürt kadınlarının kendi savunma gücünü örgütlenmesini geliştirdi. KJK somutunda gelişen konfederal örgütlenmemiz, demokratik siyasetteki kadın temsilcilerimiz, serhıldanlardaki Kürt analarının, genç kadınların radikal, onurlu direnişi tüm kadınların mücadelesinde görkemli bir miras açığa çıkarmıştır. Kürdistan parçalarında ve yurt dışında kadın konfederal sistemi örgütlenmiş ve sadece Kürt kadınlarını değil her halktan ve inançtan kadınların yer aldığı kadın konfederal sistemi ve mücadelesini geliştirmiştir. PAJK ve KJK sistemimizle kadın özgürlük mücadelemiz bu gün Ortadoğu ve dünyada bölgeselleşen ve evrenselleşen bir örgütlenme ve mücadele düzeyine ulaşmıştır. İşte bu miras, örgütlenme ve mücadele düzeyi PKK’yi bir kadın partisi, Kürdistan devrimini de bir kadın devrimi yapmıştır. Bu düzey şimdi evrenselleşiyor. PKK’yi evrenselleşen, kadın devrimimizi de evrenselleşen bir düzeye taşıyor. Tüm bunları yaratan Önder Apo da evrenselleşen bir Önderlik gerçeği olarak tüm kadınlar ve halklar tarafından kabul görüyor.
Kadının düşüncesi, dili ve rengi ile yeni bir dünya inşa etmek mümkün
Kadın Özgürlük Hareketimizin Kürdistan toplumunda yarattığı değişim-dönüşüm, yine ideolojik- örgütsel- askeri- siyasi ve toplumsal örgütlenmede sağladığımız gelişmeler, açılımlar kuşkusuz Ortadoğu ve dünyadaki kadınların özgürlük mücadelesi ve örgütlenme perspektifinde muazzam bir mirası açığa çıkarmıştır. Öz irade, öz bilinç, öz savunma ve demokratik toplumun inşasını geliştirme düzeyimiz, Önder Apo’nun demokratik ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigması, demokratik konfederalizme dayalı ahlaki-politik toplum sistemini kadın devrimi ile iç içe inşa etmemiz tüm kadınlar ve halklar açısından en gerçekçi ve köklü çözümleri tüm sorunlar için geliştirmektedir. Dünya devrimlerinde ve halkların, kadınların özgürlük mücadelelerinde kadınlar yer almasına rağmen ilk kez bu düzeyde kadının hem toplumsal sorunların çözümünde ve bunun için yürütülen mücadeleye katılımını geliştirdik hem de kadın olarak özgün örgütlenme, savunma, mücadele zemin ve araçlarını oluşturduk. Hiçbir dünya devriminde, siyasi partilerde bu tarzda bir kadın örgütlenmesi, özgünlüğü yoktur. İlk kez kadınların bu düzeyde geniş, yaygın, her alanda örgütlenmiş kadın parti örgütlenmesi, öz savunma gücü, konfederal sisteminin olması dünyada bir ilktir. Hiçbir yerde bu denli toplumsallaşmış bir kadın örgütlenmesi ve mücadelesi deneyimi yoktur. Yani Kürt kadınları olarak kırk yılı aşan muazzam bir mücadele, emek, irade ve azimle, on binlerce şehit vererek ilmek ilmek örüp geliştirdiğimiz partimiz, konfederal sistemimiz; milyonları kendi bünyesinde çok çeşitli örgütlenme alanlarında buluşturan, mücadele eder düzeye ulaştıran kadın özgürlük hareketimiz dünyada bir ilktir ve bu düzey kadın tarihi açısından görkemlidir.
Bu düzeyde gelişen bir kadın hareketi ideolojisiyle, cins bilinci ve mücadelesinde yarattığı değişimlerle, direniş geleneğiyle, erkek ve kadında yarattığı radikal değişim dönüşümle, özgürlük ideolojisinde derinleşme ve bunu yaşamın her alanında uygulama düzeyiyle bu gün Ortadoğu ve dünya kadınlarının ilham kaynağı haline gelmiştir. Hem bu yönüyle hem de Arap, Çerkez, Türkmen, Alman, İngiliz, Amerikalı, Arjantinli kadınlar başta olmak üzere dünyadaki halklardan kadınların katıldığı evrensel, enternasyonal bir kadın hareketi olarak dünya kadınlarının özgürlük arayışının buluştuğu bir düzeyi yakalamış bulunuyoruz. Jineoloji bilimimiz bu gün dünya kadınları açısından kadın özgürlük bilincinin ve mücadelesinin, demokratik- ekolojik- özgürlükçü toplumsal sistemin felsefik, ideolojik, sosyal, ekonomik vb. her boyutta paradigmasal perspektifini ve uygulanma alanlarını, tüm sorunların çözümlerini sunmaktadır. Feminizme derinlik, yeni bir bakış açısı ve ideolojik açılım getirmektedir. Kapitalist modernitenin sistemsel krizine alternatif çözümleri geliştirmektedir. Jineoloji, kadın özgürlük ideolojimiz, kopuş teorisi, erkeği öldürme, sonsuz boşanma, toplumsal sözleşmede somutlaşan ideolojik, sosyal, kültürel açılımlarımız muazzam bir birikim ve çözüm düzeyini yaratmıştır, yaratmaktadır. Bu gelişmeler sadece kadını değil erkeği de özgürlük çizgisine çekmekte, sosyalist, ahlaki-politik toplumu inşa etmekte, demokratik özerk sisteme eşitlik, adalet, demokratik ilkeler temelinde katılımını güçlendirmekte, değiştirip dönüştürmektedir. Önderliğimizin kadın mücadelemizin özünü, felsefesini ifade eden ‘’jin jiyan azadî’’ sihirli formülü bu gün sadece kadınlar değil erkekler tarafından da mücadele şiarı olarak dillendirilmesi kadın özgürlük hareketimizin evrenselleşen düzeyini ortaya koymaktadır.
Kürt kadınlarının Kürt sorununun siyasi çözümüne yönelik gerçekleştirdiği ulusal konferanslar Kürt kadınlarının Kürdistan’ın özgürlüğünü kazanmada ortak hareket etmesinde önemli bir rol oynamıştır. Bu deneyimlerle kadın hareketimizin girişimleri ve öncülüğüyle gerçekleşen uluslararası konferanslar, kongreler, geniş yelpazedeki toplantı, forum, çalıştaylar kadınlar olarak ortak mücadele zeminlerimizi çoğaltmayı, deneyimleri ortaklaştırmayı, kadın özgürlük mücadelesinde ortak stratejilerle hareket etmeyi ve erkek-devlet zihniyeti ve saldırılarına karşı aynı amaç için mücadelede buluşmayı sağlamıştır. Ortadoğu ve Kuzey Afrika konferansları, Berlin’deki dünya kadın kongresi bu yıl gerçekleşen kadınların ortak amaçlar etrafında tüm sınırları aşan muhteşem buluşmalardan bazılarıdır. Bu etkinliklerde kadınlar Kürt Kadın Hareketimizin Kürdistan, Ortadoğu ve dünyadaki örgütlenme, eğitim, toplumsal bilinçlendirme ve mücadeledeki deneyimlerimizden, kazandığımız mücadele mevzi ve kurumlaşmalarından derin etkilendiklerini, ilham aldıklarını ve dünya kadın konfederalizminin örgütlenmesinde yer almak istediklerini ifade etmişlerdir. Bunlar sadece bizim için değil tüm kadınlar açısından tarihi gelişmelerdir. Kapitalist modernitenin, ulus devletin kadına reva gördüğü tüm kölelik zincirlerinin kırılmasını, kadınların kendi iradeleri, öz bilinç ve mücadeleleri ile yeni bir dünyayı kadın rengi, dili, ruhuyla inşa etmenin tarihsel adımları olarak gelişmektedir. Bu buluşmalarla sağlanan stratejik ittifaklar tarihin başlangıcındaki uygarlığı inşadaki kadın rolünü canlandırmakta, tarihle bu günü kadın renginde, enerjisinde, sevgisinde buluşturmaktadır. Bu anlamıyla kadın hareketi olarak tarihi kadın lehine yeniden yazıyoruz ve ezilen tüm kadınları bu mücadeleye katmanın öncülüğünü geliştiriyoruz. Erkeğin tekeline aldığı siyaseti, diplomasiyi, ekonomiyi, orduyu değiştiriyoruz. Kadının renginin, düşünce zenginliğinin, etik ve estetiğinin, ahlakının, komünalliğinin, barışçılığı ve demokratikliğinin, birey ile toplumun optimal dengesinin yansıdığı, toplumsal yaşam felsefesine dönüştüğü yeni bir yaşamı ve toplumsal sistemi örüyoruz, inşa ediyoruz. Bu, tüm kadınlarda heyecan, umut, mücadele kararlığı ve iddiasını geliştiriyor. Hepimizde kadın özgürlüğüne, kadın ve erkeğin eşit, adil, demokratik bir yaşamı birlikte inşa edebileceğine, iktidar ve çıkar savaşlarının halkların ortak mücadelesi ile sona erdirilip dünya barışının yeni bir dünya mümkündür hayalinin gerçekleştirilmesiyle sağlanabileceğine dair umudu büyütüyor. ‘Jin jiyan azadî’ sihirli formülüyle gerçekleşen her buluşma, örgütlenme, mücadele ile kadınların özgürlük duruşuyla dünya kadın konfederalizminin inşasının mutlaka gerçekleştirileceğinin iddiasını ortaya koyuyor. Tüm bunlar Kürdistan Kadın Özgürlük Hareketi olarak Kürdistan, Ortadoğu ve dünyadaki kadınlarla buluşma, etkileme ve ortaklaşmamızın somut sonuçları olmaktadır.
Bu düzeyi sağlamamızda Önder Apo’nun ve binlerce şehit yoldaşımızın, yılmadan mücadele eden analarımızın, halk öncüsü kadınların eşsiz emekleri ve inançları belirleyicidir. Kadın partimiz olan PKK’nin 45. yıldönümünde Önder Apo’ya olan sonsuz özlemimizi, sevgimizi, bağlılığımızı bir kez daha ifade etmek istiyorum. Yine şehitlerimize olan saygı, sevgi ve bağlılığımızı belirtiyorum. Dünya kadın konfederalizmini yaşamsallaştırarak, devrimci halk savaşı temelinde öz savunma örgütlenmemizi ve kadın ordulaşmamızı Kürdistan’ın her alanında büyüterek, özgürlük mücadelemizi toplumsallaştırarak Önder Apo’ya ve şehitlerimize olan borcumuzu ödeyeceğimizi ifade ediyorum. Partimizin bir dahaki kuruluş yıldönümünü Önderliğimizle özgür Kürdistan’da kutlayacağımıza olan inancımı belirtiyor, tüm kadınları Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlama ve Kürt sorununa çözüm hamlesine kesintisiz ve mutlaka sonuç alma temelinde eylemleriyle katılmaya çağırıyorum. Partimizin kuruluş yıldönümü vesilesiyle başta genç kadınlar olmak üzere özgür yaşamak isteyen tüm kadınları gerilla saflarına, partimize katılmaya çağırıyorum. Kadınların, gençlerin, analarımızın eşsiz direnişini saygıyla selamlıyor, yaşamın her alanında bu mücadeleyi daha da radikalleştirerek zaferi elde etme temelinde büyütmelerini bekliyoruz.
EVÎNDAR ARARAT