Çocuklarımız, bizim çocuklarımız… Yarınlarımızın umut taşıyıcısı, bugünümüzün onurlu yaşama garantisi, dünümüzün...
Diren RONAHİ
Çocuklar, bizim çocuklarımız… Kendileri küçük ama yürekleri kocaman… Temiz yüreklerinde onlarca dünya taşıyan, bakışlarında tebessüm, gözlerinde sönmeyen sevinç ışığı… Minnacık ellerinde; hayallerini ve oyunlarını çalmış düşmanın kafasını kıracak taşı eksik olmayan çocuklar… Geleceğimiz olan, yarınlarımızı hayalleriyle süsleyecek olan çocuklar… Neşe kaynağımız, umutlarımıza anlam katan çocuklar…
Kendin olmanın, kendini tanıyıp bilmenin en yalın resmidir onlar. Yaşama sarılma gerekçemiz, sormaksızın kabullendiğimiz en güzel gerçekliğimiz. Tüm gizlilikleri ihlal eden, masumca süzülen sevinçlerimize sarılmamızı gerektiren heyecanımız. Tüm acılarımıza rağmen gülmeyi unutmayan yanımız. Yalnızlıklara inat hayat denilen yolda beraberliğin güzelliğine ulaşma şarkımız. Suçlu, sorumlu aramadan, bilmenin kutsallığıyla sarıldığımız gözyaşlarımız. Bazen kaybetmenin de anlamlı olduğunu anlamamıza vesile olan zamanımız.
Hiç tanımadan severiz hepsini. Ne görülmemiş bir deniz, ne gidilmemiş bir ülke, ne içilmemiş bir su… Hepsinin tebessümü aynı tadı verir. Her birinin hüznü aynı acıyı yaşatır yüreğimizde. Onlar güldükçe severiz ve bağlanırız yarınlara. Onlar gözyaşı döktükçe küseriz feleğe. Onlar, sözcüklerin yetersiz kaldığı anlarda su gibi akmamıza yardımcıdır.
En büyük ve doğru sözü söylemesine rağmen tam olarak dinlemediğimiz çocuklarımız… Suyu verip sözü sakındığımız çocuklarımız… Ama bir tehlikede ilk önce aklımıza gelen ve korumaktan bir an olsun çekinmediğimiz çocuklarımız… Hastalığına dayanamadığımız, olabilecek tüm dilekleri dillendirdiğimiz, adaklar adadığımız, gözlerden korunsun diye mavi boncuklar taktığımız… Çocuklarımız, ciğerimiz, en güzel umudumuz, yaşanılır yarınlarımız…
Çoğu zamansız ve haince vurulan, bedeni sokak ortalarında, köprü altlarında, akan derelerde kalan çocuklarımız. Toplumları yarınsız, dünyayı sevgisiz, evreni umutsuz bırakmak isteyenlerin ilk hedefi olan çocuklarımız. Çoğu kırmızıyla erken tanışan ama her an maviyi yüreklerinde taşıyan hesapsız çocuklarımız. Kurdukları düş sokaklarında tüm duvarlarını maviye boyayan çocuklarımız. Sokaklarını kirletmek isteyenlere karşı kızıl bayrağı ilk önce avuçlayan ve cellatlarının üzerine kararlıca yürüyen çocuklarımız. Bedel ödemekten korkmayan, korkuyu kendi soluk nefesinde boğan çocuklarımız.
Şimdi Kürdistan Ana’nın bağrından kopup gelmiş güneşin çocukları yüreklerine maviyi nakşederek, ellerinde kızıl bayrağı sallandırarak yürüyor ölümlerin üzerine. Bu toprakları kirletmek isteyenlere en büyük cevabı çocuklarımız veriyor. Korkmadan, yorulmadan, yılmadan ve tereddüt etmeden… Tek silahları ise ellerindeki taşları ve büyük yüreklerinde taşıdıkları yaşama sevinçleri. Panzerler, robocoplar, polisler, akrepler, kobralar, askerler, bombalar, tüfekler… Hiçbiri çocukların özgür yaşamdaki ısrarını yenemezdi. Çünkü çocukların elindeki sadece taş değildi. O taşlar öfkeyle yıkanmıştı, umutla kutsanmıştı, güneşin yürek ısıtan bakışlarında arındırılmıştı. Varsın milyon olsun zalimler. Her şeye rağmen zulmün kalesini yıkan çocukların kararlılığıdır.
Bundan işte cellat en çirkin yüzünü bugün çocuklara karşı sergiliyor. Sokak ortalarında infaz edip korkutmak istiyor. İşkencelerle, tutuklamalarla, ölümlerle uzaklaştırmaya çalışıyor. Gün yoktur ki bir çocuğun katlediliş haberi ajanslara düşmesin. Öldürerek gülüşlerini, özlemlerini, umutlarını ve hayallerini solduracaklarını sandılar. Ama adı özgürlüktür tüm çocukların. Özellikle Kürt çocukları özgürlükle nişanlanmışlardır. Bundan işte yenilgi yoktur onlara. Yıldızlar yoldaşıdır Kürt çocuklarına. Ay yollarını aydınlatan ışık, dağ rüzgârları umutlarını besleyen temel gıda. Güneş ise yürekleriydi. Mesken eylediği mekânlar dağlardı. İsyan meşalesinin her an yandığı özgür yarınların garantisi dağlar…
Çocuklarımız, bizim çocuklarımız… Yarınlarımızın umut taşıyıcısı, bugünümüzün onurlu yaşama garantisi, dünümüzün en yalın resmi… Dünyanın tüm çocukları birdir. Özlemleri, umutları, hayalleri ve oyunları birdir hepsinin. Hangi çocuk, dünyanın neresinde olursa olsun, rengini, dilini bilmesek de; hep aynı bakışla bakarız çocuklara. Çünkü çocuk olanın dili, rengi, cinsi yoktur. Tüm çocukların dili, rengi, cinsi birdir. Tüm çocukların ülkesi ortaktır. Şekilleri farklı olsa da tüm çocukların oyunları aynıdır. Hepsinin kurduğu hayaller benzerdir. Hangisine bakarsanız bakın hayallerinin en başına güzel bir dünyayı yerleştirirler. Çünkü çocuklar yasaklarla kurulmuş bu düzenin en istikrarlı ve korkusuz ihlalcisidir.