İlk gittiklerinde annesinin kucağındaki bir bebek susuzluktan ölmek üzeredir. Yanlarındaki s...
Şiyar Amed / 3 Ağustos 2016
Mam Seydo Şengal’de deli olarak biliniyor. Tüm saldırılara karşın Şengal’i terketmeyenlerden. Yani gerçekten de bir Şengal delisi…
Kemal nedenini soruyor ve Mam ya da Xalo Seydo, Şengal’in meşhur incir ağaçlarını göstererek bilgece bir cevap veriyor: “Bu incirler başka yerde yetişmez!”
Göç, soykırımın açtığı büyük bir yaradır. Bir Şengal aşığı olan Mam Seydo deliliğin ermişliğiyle, “her çiçek kendi toprağında yetişir” düsturunu Şengal incirleriyle anlatıyor.
Rum kökenli Kemal anlatıyor. İstanbul’dan gelip Şengal birliklerine katılmış; DAİŞ’le savaşta yaralanmış, tedaviye gönderilmiş. Rum ama kısa sürede olmuş Guyi Kemal; bu üçüncü yaralanmasıymış…
Yaralarından daha çok KDP’ye çok kızgın Kemal: “Bu halkı bırakıp kaçtılar, şimdi hangi yüzle oradan çıkmamızı istiyorlar! Şimdi Şengal halkı onlara emanet edilir mi?”
Halkın başına getirilen felaketi anlatıyor. Yapılan fedakârlıkları hatırlatıyor. “Şengal’de ilk şehadet susuzluktan yaşandı,” diyor. Yanlarındaki su ve tüm erzakı halka verdiklerinden… Şengal sıcağı yaman, uzun bir görev yürüyüşünde ilk şehadet susuzluktan yaşanıyor…
Şengal’de direnen üç köyden bahsediyor… Şengalin girişindeler. Kadınları ve çocukları çıkarıyorlar ve sonuna dek direniyorlar. Bu köylerde DAİŞ tarafından en son esir alınanların akıbeti belli…
Kemal: “O köylerden birinde peşmerge kalesi olduğu halde bırakıp kaçmıştılar. Peşmerge bu olamaz dediğimizde; emir yüksek yerden demişlerdi” diye anlatmaya devam ediyor.
İlk gittiklerinde annesinin kucağındaki bir bebek susuzluktan ölmek üzeredir. Yanlarındaki su şişesindeki suyu peçeteyle ıslatıp bebeğin dudaklarına değdirerek kurtarıyorlar. Bu olayı gören halk “Biliyorduk başımıza yeni bir ferman gelecek ve beyaz atlı süvariler gelip bizi kurtaracaklar” diye bir efsane ileri sürmüş. Gelenlerin o süvariler olduğunu anlatmaya başlamışlar…
Şehit Mazlum oradaki Şeyh Şem Kubbesini kurtarmada savaşmış. Halka yaklaşımlarıyla gönüllerinde taht kurmuş. Kemal ilk kez Ezidi halkının Şehit Mazlum için gözyaşı döktüğüne tanık olduğunu anlatıyor.
“Şehit Canfeda ve Şehit Pir Doğan fedai eylem yaptılar… 150 den fazla DAİŞ’i öldürmüşlerdi. Cenaze töreninde araç konvoyu çok uzundu. Peşmergeler konvoyun önünü kestiler. O an bizim müdahale etmemize gerek kalmadan Şengal halkı o peşmergeleri dövüp konvoyun önünü açtı…”
Onlar sadece savaşmıyor aynı zamanda DAİŞ’in ele geçirdiği köylere sızıp erzak kurtarıyor ve halka dağıtıyorken RUDAW televizyonu yalan haberler yayınlayıp KDP kahramanlıklarını anlatıyordu.
“Bir peşmerge noktasında 10 kişi şehit düşmüştü. Bunlardan dokuzu yereldendi, biri resmi peşmergeydi. O’nu almış, diğer dokuzunun naaşını yerde bırakıp gitmişlerdi. Onları bulup nedenini sorduk. Aldığımız cevapla şoke olmuştuk. Onları kendilerinden saymamışlardı, onlar Ezidiydi!”
Ezidiler Kürt halkının en kadim dinlerinden, en orijinal inancı ve kültürü günümüze taşıyan; 73 kez soykırım saldırısından geçtiği halde inancıyla, onuruyla dimdik ayakta olan ve sonuncu fermana karşı direnen bir halk. Kendini bilmez bazı kesimlerin tutumları ne tüm Kürtlere, ne de tüm peşmergelere mal edilemez elbette; fakat bu tablo, bunca yaşanmışlığa rağmen Ortadoğu’nun milliyet, din ve mezhep savaşlarıyla nasıl kolaylıkla kırıldığının özeti oluyor.
-Hep Peşmerge’nin nasıl kaçtığını anlatıyorsun. Peşmerge de sonuçta emirle hareket ediyor. Hiç mi direnenler yok? Onlara bu kadar kızma diyorum Kemal’e.
“Savaşanlara da tanık oldum ama bırakıp gidenleri hangi gerekçeyle olursa olsun affedemiyorum. Yani öyle diyorsam düşmanlık yaptığım düşünülmesin; kaçmaya çalışan peşmergeleri halk linç etmek istediğinde yine onları linç olmaktan kurtaran bizdik” diyor ve son olarak bir TV kanalının haberlerinden hareketle başka bir örnek anlatıyor:
“RUDAW’IN yalan haberlerine gülüyorduk ama herkes yalan olduğunu biliyor mu acaba? Mesela Mam Seydo’nun köyünde çatışma olmuştu, halk da yanımızdaydı, orada da peşmergeler bırakıp kaçtı, halk da onların kaçtığına şahit oldu. Ama aynı televizyon kanalı tam tersi haber vermiş, bizim kaçtığımızı, peşmergenin savaştığını anlatmıştı. Nasıl kızmayayım. Gidip Mam Seydo’ya sorsunlar!”
Şengal’in taşı-toprağı ve acılı insanları nelere tanıklık etmedi ki?
Elbette tarih herkesin hakkını verecek, hesap sorulacak olandan da hesabını soracak. Buna en çok Mam Seydo sevinecek. O’nun tanıklığı, toprağında boy veren incir ağaçlarına benzer.
Mam Seydo!
Şengal’in sevdalı delisi, sen çok yaşa!