Kadın

Kadının katılmadığı bir devrim başarıya ulaşamaz

Berîtan Rûken

Kürdistan'daki isyanlar sürecinde kadının yurtseverliği ve teslim olmamak için direnişleri tarihe damgasını vurmuştur. Birey olarak öncülük yapıp serhildanlarda, isyanlarda yerlerini almışlardır. Kendilerini ve ülkelerini korumak için savaşmışlar ancak direniş ve mücadeleleri örgütlülüğe dönüşmediği yine ideolojiye dayanmadığı için ayaklanmalar başarı ile sonuçlanmamıştır. Tarihte ezilen halkların direnişleri de kadın savaşçılığı ile tanınmıştır. Örneğin Leyla Qasım devrimde yer alıyor, öncülük yapıyor ama sonradan idam ediliyor. Devrimci kişiliğinden taviz vermediği için gerici egemen zihniyet tarafından kabul görmüyor. Özgür yaşamın savunulmasına dayanan bu direnişçilik kutsaldır ve bizim için mirastır. Dünya çapında ve Ortadoğu'da da gelişen mücadelelerde kadınların direnişleri olmuş ancak kendisini ideolojiye dayandırmadığı ve örgütlülüğe dönüştürmediği için erkek zihniyetini kırmada köklü değişim sağlayamamıştır.

Kürdistan'da ise gelişmeler PKK ile farklı bir seyir kazanmıştır. Özellikle kadın açısından durum böyledir. PKK öncülüğünde geliştirilen Ulusal Kurtuluş Mücadelesi, Kürt kadını için önemli değişimlerin ve gelişimin nedeni olmuştur. Siyasetten savaşa, örgütlenmeden yöneticiliğe kadar kadınlar birçok zeminde yerlerini almayı başarmışlardır. Bu şekilde kendisinde barındırdığı değişim ve dönüşüm potansiyelini açığa çıkartmışlardır. Özellikle de 19. ve 20. yüzyıllarda sürekli isyanlar içerisinde olan ve ayaklanmaların yaşandığı Kürdistan'da PKK ile herşey değişime uğramıştır. Kürt halkı sömürgeciler tarafından yürütülen tüm bastırma ve yıldırma çalışmalarına rağmen mücadelesinden vazgeçmeyecek direnişçi bir konuma gelmiştir. Bu anlamda Kürdistan devrimi nasıl ki ülkeyi, halkı arama ve yaratma devrimi olarak ortaya çıkmışsa, aynı zamanda kadını arama ve yeniden yaratma niteliğini de taşımıştır.

PKK'nin çıkışı erkek egemen sisteme en büyük eleştiri ve hatta darbedir. Bununla birlikte gelişen kadın özgürlük çizgisi de aynı darbe niteliğini taşımaktadır. Kadın özgülük çizgisi alternatif, yeni bir fikir ve büyük bir çıkış çizgisidir. Özellikle kadın boyutunda böyledir. Farkını bu şekilde ortaya koymuştur. PKK sadece Kürt halkı için bir çıkış ve yenilik değil tüm halklar ve kadınlar için de yeni bir fikir, mücadele ve savaş tarzında yeni bir tarzdır. Yeni bir fikir ve felsefedir. Fikrin, ideolojinin ve mücadelenin birleştiği bu tarza PKK'nin Apocu mücadele tarzı diyebiliriz. Genel anlamda da öyledir. Komuta tarzında da klasik Kürt direnişine alternatiftir. Önderliğin mücadele tarzı ve çıkışı Kürdistan'da olduğu gibi dünyada da yenilik yaratmıştır.

Önderliğin ideolojisi ve felsefesi Kürdistan'da yeni bir düşüncedir. Bizim mücadelemizin yeniliği ve farkı kendisini Önderlik ideolojisine dayandırıyor. Önderliğin kadına yaklaşımını biliyoruz. Önderlik kadının özgürlüğünü toplumun özgürlüğü olarak ele almıştır. Bu konuda Önderlik, PKK'nin farkını yaşanan tarihsel olaylarda ortaya koymuştur. Kadının köleliğini tüm köleliklerin temeli olarak ele almış kadın özgürlüğünü de toplum özgürlüğünün merkezine almıştır. Kuşkusuz bu an be an mücadele, Önderlik çıkışı ve özgürlük mücadelesi ile gelişmiştir. Kadın Hareketi’nin gelişimi PKK içinde 'devrim içinde devrim' olarak ele alınıyor. Kadın sorununa düz, klasik bir yaklaşım söz konusu olmadığı gibi; 'halklar özgürleştikten sonra kadın özgürleşir' anlayışını da savunmamaktadır. Kadın sorununa karşı köklü bir yaklaşım gelişmiştir.

Kadın Hareketi Önderlik felsefesi ve PKK gerillacılığında an be an kendini geliştirerek bugüne dek gelmiştir. Büyük bedeller verilmiş ve büyük kazanımlar elde edilmiştir. Bu temelde PKK mücadele tarihinin içinde kadın tarihini de bilmemiz gerekiyor. Kadınlar bu savaşın ve mücadelenin neresindedir? Neler yaşandı? Bunları bilmek gerekir. Başlangıcından bugüne savaş çizgisi bilincini ve hafızasını oluşturmak önemlidir. Bu bilinci kadın ordulaşması ve komutası temeline oturtmak önemlidir. Şu kesin bir doğrudur; 'geçmişini bilmeyen geleceğini de belirleyemez.' Kadın direnişinin yaşadığı zorlukları, mücadelesini hissetmeyen kendi mücadelesini de geliştiremez. Belki genel mücadele içinde yer alınır ama bu şekilde de açığa çıkmış mirasa sahip çıkılamaz. Kadının birey olarak da kendisini anlamlı kılması, amaç sahibi olması için savaş tarihini bilmesi gerekiyor.

Önderliğimiz ‘Kürdistan Devrim Manifestosu'nu’ hazırlarken ve devrimin mücadele çizgisini belirlerken, bu mücadeleye kadınların katılımının önemini şu sözlerle vurgular: "Kadının katılmadığı bir devrim başarıya ulaşamaz.” PKK’yi diğer Kürt hareketlerinden ve dünya devrim örneklerinden ayıran ve bu yönüyle ön plana çıkaran en temel özelliklerinden biri de bu olmaktadır. Daha sonra “Kürdistan devriminin yolu, kadının özgürlüğünden geçer” belirlemesiyle PKK, kapılarını ardına kadar kadınlara açar. Mücadelesine sözlü propaganda faaliyetleriyle başlayan PKK’nin kurucu üyeleri ve militanları Kürdistan’ı il il, ilçe ilçe, köy köy dolaşarak baskı ve zulme boyun eğmemelerini, mücadele ederek özgürlüklerine ulaşabileceklerini kavratmaya çalışırlar. Her şeyden önce de kendisini inkardan kaçınması gerektiğini ve kimliğini, dilini, kültürünü sahiplenmesini ister. Halkın içinden kopup gelen bu insanlara halk müthiş bir güven duyar. Halkı ikna etme kabiliyetleri, cesaretleri ve duruşları çekim gücü olmalarına yol açar.

Sözlü propagandanın ve kuruluş çalışmalarının yapıldığı süreçlerde, Kürt kadınları da PKK militanlarının söylediklerini ilgiyle dinler ve anlamaya çalışır. PKK militanlarının gerçekleştirmiş olduğu halk toplantılarına katılan Kürt kadınları, PKK’yi kendisini ifade edeceği bir zemin olarak görür Zaten Özgürlük Hareketimizin çıkışında geliştirilen ilk hamle silahlı propaganda sürecidir. Bu süreçte de kadın arkadaşlar yerlerini alıyorlar. Burada belirgin olan ilk çıkış bizim için çok değerlidir. Harekete katılan kadın ilk savaşını aile ve gerici cinsiyetçi zihniyete kaşı veriyor. Bu süreçlerde Sara (Sakine Cansız), Sakine Karakoçan, Besê, Azime, Çiçek gibi arkadaşlar yine Türkan Derin, Hanım Yaverkaya arkadaşlar mücadelede yerlerini alıyorlar.

Sara (Sakine Cansız) arkadaş hareketle tanıştığı ilk günlerden itibaren büyük bir dirayetle ailesiyle ve çevresinde bulunan herkesle büyük bir kavga içerisinde olmuştur. İnandığı ve bildiği doğruları büyük bir inatla savunmuş, inandığı doğruların kavgasını vermiştir. İlk katılımlardan olan Çiçek Selcan (Rûken) arkadaş da manifestoyu bölüm bölüm inceleyerek eğitim yoluyla arkadaşlara kavratmaya çalışmış, kadın arkadaşlarla tartışmalar yürüterek bilinçlenme faaliyetlerini güçlendirmeyi hedeflemiştir. Türkan Derin ve Sevim Kaya arkadaşlar özellikle ulusal sorun ve sömürgecilik üzerine seminerler vererek bu konularda kadın arkadaşların derinleşmesi çabası içerisinde olan arkadaşlar olmuşlardır. Sara arkadaş daha sonra gelişen Zindan direnişi sırasında da öncülük yapmış, adeta zindan direnişini komuta etmiştir.

Bir süreye kadar da, özellikle '80-90 yılına kadarki süreci kadın çalışmalarının çok yoğun olmadığı bir süreç olarak ele alıyorduk. Bu bizim yaklaşımımız, ele alış tarzımız ile ilgiliydi. Halbuki Sara arkadaşın açığa çıkarttığı gerçeklik yine bu dönemde çıkış yapan kadın arkadaşların mücadeleleri ve mücadeleye katılmak için yaşadıkları zorluklar, toplumsal gericilikle beraber düşman saldırıları çok yoğundur. Kadın Hareketi’nin gelişme zeminin yaratılmasında bu arkadaşların emeği olmasaydı bu düzeye gelemezdik.  Partinin çıkış döneminde katılıp emek ve mücadeleleri ile şehit olan her kadın arkadaşımız Kadın Hareketi’nin öncüsüdür. Önderlik emeği ve bu arkadaşların mücadeleleri Hareketimizin temelini oluşturmuştur.

Kongrede alınan ülkeye dönüş kararı ile Kürdistan'da silahlı savaş kaçınılmaz hale gelmiştir. Eğer Kürt halkının varlığı korunacaksa silahlı savaş kaçınılmazdı. Bundan dolayı kongrede ülkeye dönüş kararı alınmıştır. Ülkeye dönüşün kararlaştırılması ile Önderlik dünyadaki gerilla savaş deneyimi ve doktrinlerini daha fazla araştırıyor.  Kürdistan özelinde yeni bir strateji oluşturuyor. Düşman bu gelişmeleri çok ciddiye almasa da aslında Hareketimizin Türk işgalci güçlerine karşı verdiği mücadele de çok ciddi bir farklılık gelişmektedir. Güneybatı, Dersîm, Behdinan, Haftanin, Zagros ve Botan'a çıkışlar olmuş ve Botan merkez olarak belirlenmiştir. Önderliğimiz 80, 81, 82 yıllarında zindan direnişlerine cevap olmak için düşmana karşı gerilla savaşı kararını alıyor. Gerilla ordusu oluşturuyor. En az imkanla arkadaşları eğitip görevlendirerek ülkeye gönderiyor. Mücadelemiz 80'lerden sonra dağlarda gelişiyor. Gerilla grupları örgütlendirildiğinde bu gruplarda kadın arkadaşlar da yer alıyor. Bu tarihsel hamle bizim için ilktir. Ülkeye giden gruplarda yer alan kadın arkadaşların askeri açıdan deneyimleri olmasa da inançları çok güçlüdür. Günümüzde de bu duruma örnek verebiliriz. Demokratik Özerklik Direnişi'nin öncülerinden Çiyager arkadaş mevcut koşulları gözetip Sur'un düşeceğini tahmin ediyor ama başarıya olan müthiş inancı ile; "ne olursa olsun sonu muhteşem olacak" belirlemesi ile zaten zaferi kazanmış oluyor. Efrîn Direnişi de bu duruma en iyi örnektir. Bu hem savaşan yoldaşlar hem de halk açısından böyledir. Bu direniş esnasında da büyük bir inanç ve irade söz konusuydu. Aslında PKK diyalektiği bunun üzerine kurulmuştur. İnanç ve irade olmazsa mücadele de büyütülemez. Tarihimizde yaşanmış olan bu anlar ve ilkler önemlidir. Bu açıdan tecrübesizlik ve deneyimsizlikten kaynaklı yine bilinç düzeyinin ideolojik anlamda derinleşmemesi ile alakalı ilk ve büyük zorlanmaları PKK'nin çıkışı ile katılım yapan kadın arkadaşlar yaşamışlardır. Ordulaşma 80- 90 yılları arasında gelişen mücadele zemini üzerine gelişmiştir. Bu kadın arkadaşlarda da 'ne olursa olsun bu mücadelede yer alacağım' tutumu söz konusudur. Bu tutum esasında, 'silahlı savaşta da varım, özgürlük mücadelesinde de varım' tutumudur.