Şehit Helîn Murat
Yiğitlik neolitik kültürün temel yaşam ve kişilik ölçülerinden biridir. Ana Kadın toplumsallığında yiğitlik ölçüleri esastır. Toplum bireyi için her şeyi yapabileceği gibi bireyi de toplumu için her türlü cesaret ve fedakarlık yaklaşımını göstermesi ahlaki bir tutumun gereğidir. Kürt toplumunda kadın ve erkek kişiliğinde var olan yiğitlik ölçüleri hala günümüze kadar kendisini güçlü hissettirebilmektedir. Böyle olmasaydı PKK de binlerce yiğit kadın ve erkek kahramanlar açığa çıkmazdı. Yiğitlik; toplumuna, toprağına, kültürüne bağlılık ve herhangi bir saldırı karşısında sonuna kadar direnmesini ve karşı koymasını bilme gücünü göstermektir. Bu açıdan yiğitlik; toplumsal gerçeklerden kaçmamak, gerçeklere göre olmasını bilmek ve gereğini yapabilmektir. Yüceltici ve özgürleştirici yönü vardır. Tersi teslimiyet ve ihanettir. Yiğitlik, Ana kadın toplumun temel özelliğiyken Ataerkil kültürde ise yiğitlik yerine yalancı, sahte ve tahakkümcü erkek kişiliği vardır. Bu Kürtçe dilinde zilam gerçekliği olarak ifadeye kavuşmuştur. Zilam; zorba, zalim ve zulümden gelmektedir. Egemen erkek; sahte ve yalancı erkekliktir. Kadın ve toplum karşısında yıkıcıdır, yaşamı kurutandır. Kadına mal-mülk gözüyle bakar. Ahlaksızlık içerisindedir.
Kuşkusuz neolitik toplumda erkek, egemen erkek değildir. Henüz cinsiyetçilik yoktur. Babalık kurumu gelişmemiş. Kadın, toplumun öncüsü, bilgesidir. Toplumu yaşatan esas öğedir. Belirleyicidir. Erkeğin toplumsal rolü siliktir. Ana ve tanrıça kültürüne Önderliğimizin belirttiği gibi "erkek, çocuk uysallığında bir bağlılık konumundadır. "Bunun dışında bir kadın tanımlaması yoktur. Avcı kültürü ya da ataerkil hiyerarşi bu kültürün dışında gelişmektedir. Ana kadın; toplumun öncüsü olarak erkeği de eğitmektedir. Toplumda Ana-kadının ölçüleri esastır. Erkek de bu gerçeklik içinde anlam bulabilmektedir. Uygarlık sisteminde ise tam tersine egemen erkek ölçülerine göre bir kadın ve toplum şekillenmesi vardır. Bu da içinde yaşadığımız beş bin yıllık ataerkil kültürdür. Kadın kişiliği ve kimliği yok sayılmış, sadece biyolojik bir varlığa indirgenmiştir. Kadın, erkeğin uzantısı ve eki haline getirilmiştir. Adem- Havva öyküsünde, Havva'nın Adem'in kaburgasından yaratılış hikayesi ise cinsiyetçi toplumun bakış açısını oturtmak için geliştirilmiş iyi bir örnektir. Oysa neolitik kültürde erkek, kadının yaşam yaratan gücüyle ancak yaşamda yer bulabilmektedir. Neolitik kültürde erkek de giderek çiftçi ve çoban erkek olarak toplumda yerini almaktadır. Önder Apo'nun belirttiği gibi "Erkek; çiftçi- çoban olarak egemen olmaktan uzaktır." Konuyu bu bağlamda biraz daha derinleştirdiğimizde Kürtçe diline tekrar başvurursak bazı önemli ipuçları daha iyi açığa çıkmaktadır. Kürtçe dilinde zilam, mêr kavramları egemen erkekliği ifade ederken Camer-Camerd ya da Egîd erkek kavramları ayrı bir anlamı vardır. Yiğit ve cömert erkekliği ifade etmektedir. Neolitik toplumda erkek ancak yiğit, mert, cömert olduğunda kabul edilebiliyor. Bugün bu özellikler hakim zilam gerçekliğine rağmen hala Kürt toplumunda belli ölçülerde kendisini hissettiren ve saygı duyulan özelliklerdir. Zilam, mêr erkekliğin sahte olduğunu birçok halk deyiminde görmekteyiz. Bunun için ‘merxas’ erkek kavramı bile has, gerçek erkekliğe vurgu yapmak için kullanılır. Demek ki mevcut erkeklik sahte bulunmaktadır ki merxas erkeklik ve sahte erkeklik ayrıştırılmıştır. Yine halk arasında beğenilmeyen, kötü bir erkeğe "Tu mêrî li belê ne camêrî" kavramında bile esas erkekliğin camer erkek olduğunu anlıyoruz. Camer kavramının kökenini kazdığımızda yiğit, mert ve cömert erkek anlamı çıkar. Kırmancki lehçesinde de camerd erkek kavramı aynı içeriktedir. Camerd, cömertlikten gelmektedir. Egîd - yiğit kavramı aynı kökenden gelmektedir. Derweşe Ewdê, yiğit Kürt erkeğini temsil etmektedir. Toplumun savunulmasına dayalı savaşçı, yiğit özellikleri öndedir. Egemen erkek (zilam) toplumsal birikimi elinde toplama, eline geçirme faaliyetiyle birlikte toplumu zayıflatma, parçalama, mülkiyeti geliştirme zihniyeti ve kültürünü temsil ederken, camer erkek ise eli açık, cömert ve toplumsaldır. Bu özellikler çok önemlidir. Camer kavramını biraz daha incelediğimizde ca; anne anlamında, mer-merd; yiğitle özdeştir. Yani burada anneden gelen bir yiğitliğe vurgu vardır. Yiğitliğin ana kadının özelliği olduğu, anaya bağlılıkla ilişkili olduğunu Camer kelimesi açık bir şekilde dile getirmektedir. Bu açıdan Camer-Camerd erkeğin temel özelliği anaya, toplumuna, yurduna bağlılıkla ilgilidir. Kadına değer verme, saygı duyma ve yaşam yaratan gücüne bağlılıkla ilgilidir. Zaten kadına, çocuklara kötü davranan erkeğe "Tu mêrî li belê ne camêrî" denir. Camer kelimesinden bir kez daha aylıyoruz ki kabul edilebilir erkeklik ancak Neolitik-ana kadın toplum özelliklerini taşıyan erkekliktir. Yiğitlik, mertlik ve cömertlik anaya, kadına saygının ölçütüdür. Bu yüzden erkekte yiğitlik özellikleri yani neolitik özellikler esastır. Dengbejlerde, destanlarda erkekte yiğitlik ölçülerinin aranması ve sıklıkla işlenmesi de bu gerçeklikle bağlantılıdır. Boşuna Derweşe Ewdêler bugüne kadar gelmemiştir. Yiğitlik; anaya dayalı yaşamı mümkün kılan güce dayanmaktır. Buna saygılı olmak ve korumak için ölümüne savaşçı özellikler göstermektir. Sümerce de munus; kadın anlamındadır. Arapça da kadına nisa denilmesi de bu kelimeyle olan bağı göstermektedir. Namus kelimesi de kadın yasası anlamındayken sonrasında erkeğin namusu yani mal- mülkü olarak niteliksel dönüşüme uğramıştır. Kadın erkeğin namusu yani tabusu olmuştur. Burada tecavüz gerçekliği namus adı altında gizlenmektedir.
Kısacası camer-camerd kelimeleri bu şekilde yiğit, cömert erkekliği temsil etmesi açısından büyük bir hakikati içermektedir. Jineoloji biliminin kanıtlamaya çalıştığı anlamlı bir yaşamın öncüsü olarak kadın tanımlanmadan buna bağlı olarak erkeğin de tanımlanamayacağı gerçekliği ‘camer’ erkek kişiliğinde kendini göstermektir. Klasik erkeklikten kurtuluş ancak neolitik kültür değerleri kapsamında ulaşılabilecek bir durumdur. Özgür erkek kişiliği için tanrıça kültürüne bağlılık esastır. Önder Apo'nun kendisini "Ana ve tanrıçanın iyi bir evladı olmayı başardım" demesi bu gerçeklikten kaynağını almaktadır. Bu temelde kadın kurtuluş ideolojisi sadece kadının değil erkeğin de kurtuluşunu imkan dahiline getirmektedir. Özgür erkek arayışı açısından tanrıça ya da neolitik kültürde derinleşme, bilince çıkarma ve özümseme hayati bir konudur. Özgürlük mücadelemizin büyük kişiliklerinden olan Sema arkadaşın kadın kurtuluş ideolojisini sahiplenmesi ve ardından Fikri Baygeldi arkadaşında bu temelde özgür erkek arayışını kadın kurtuluş ideolojisine dayandırması ve "Sema komutanımdır" demesi bu gerçeklikle bağlantılıdır. Özgür kadının ölçüleri özgür erkek arayışçılığının da ölçüsü olduğu mücadele gerçekliğimizde netleşen husus olmuştur. Dolayısıyla özgür kadın ve Kadın Özgürlük Hareketi’nin yaratılması aynı zamanda erkeğin de değişim- dönüşüm sürecine girmesi, özgür ve yiğit erkek kişiliğinin de gelişmesi demektir. Kadının yeniden yaratılış hikayesi aynı zamanda erkeğin de yeniden yaratılış sürecine girdiğini göstermektedir. PKK'de tanrıça kültürü yeniden canlanırken yeniden özgür yaşamın öncülüğünü yapan temel güç özgür kadın gerçekliği olmuştur. Kadın özgürlükçü paradigma ve ideoloji bu gerçeklikten hareketle Önder Apo tarafından geliştirilmiştir. Yiğit kadın yiğitleşen erkek anlamına gelmektedir. Kadının yiğitlik özellikleri erkeği de buna çekmektedir.
Yiğit erkek ölçüleri bilgelikle yakından bağlantılıdır. Bu da toplumsal kültür yani kadın eksenli kültürden gelen hakikat, bilgeliktir. Kaba ve sahte erkeklik; toplumsal yaşamdan, kadın gerçekliğinden kopuk ve inkarı yaşayan erkekliktir. Bu yüzden hakikatle, bilgelikle bağını koparmış, yalan ve sahtekarlığa dayalıdır. Gerçek erkeklikle alakası yoktur.
Camer erkek ile Zilam (egemen erkek) kişiliğini birbirinden ayrıştırdıktan sonra benzer biçimde camer ve gameş erkeklik de birbirinden benzer biçimde ayrıştırılabilir. Gameş erkek bilindiği gibi Gılgameş'dir. Gılgameş; kavram olarak büyük-kocamış erkek anlamındadır. Öküzle( ga- gameş) temsili yapılmaktadır. Tarihe nasıl ki neolitik kültür zihniyetiyle baktığımızda kadın dünyasıyla karşılaşıyorsak, aynı şekilde kadın özgürlükçü gözle bakıldığında neolitik kültürün etkisi olarak erkek kişiliğinde yaşanan izleri de görmek mümkündür. Bu açıdan Jineoloji bilimi aynı zamanda klasik erkekliğin de değişim- dönüşümü için büyük bir özgürlük imkanı sunmaktadır. Kadın gerçekliği açığa çıktıktan sonra erkek gerçekliği de buna dayalı olarak ancak tanımlanabilir. Kadın kurtuluş ideolojisinin salt cins değil toplumsal bir ideoloji olduğu bu temelde daha iyi anlaşılmaktadır.
Tarihi incelemeye devam edersek Diyonsos, Prometus, Apollon, Hektor gibi mitolojik figürler bizlere gerçek erkek, özgür erkek kişilikleri açısından önemli veriler sunmaktadır. Bu mitolojik figürlerin tanrıça kültürüne bağlılıkla ilişkisi vardır. Erkek tanrı Zeus'u reddetmiş, Ana tanrıçayla bağları çok belirgin öne çıkmıştır. Ünlü Truva savaşında Hektor; Artemis ve Apollon'a bağlı Troyalı bir yiğit iken, Aşil; Zeus ve Athena'ya bağlı talancı-işgalci erkek kişiliğidir. Burada işgalci savaşçı özellikleriyle yiğitliğe dayalı savaşçılığı ayrıştırmak gerekiyor. Talan ve işgale dayalı savaşçılık, kahramanlık olamaz. Bu büyük bir yalandır. Toprağını ve yurdunu korumak ve bu temeldeki savaşçılık ancak yiğitlik ve kahramanlık olabilir. Yine Krişna, Zerdüşt, Mazdek, İsa, Mani, Babek ve en son Önder Apo'nun yüceliklerinin kadın kültürünü, dolayısıyla bilgeliği esas almayla bağı vardır. Önderliğin kadın eksenli paradigması, kadına öncülük düzeyde mücadelede yer vermesi, en temel çelişkiyi cins çelişkisi olarak tespit etmesi kadın karşısındaki özgürlükçü yaklaşımından kaynağını almaktadır. Önderliğin çocukluğundan itibaren kadın karşısında “yiğit tutumu göstermeyi başardım” demesi önemle bilince çıkarmamız gereken temel özelliğidir.
Özgürlük mücadelemizde yiğit kadın ve erkek ölçülerinin geliştirilmesi hep esas olmuştur. Bu noktada özgürlük tarihimiz sayısız örnekle doludur. Özellikle Egîd arkadaşın bir kahraman ve yiğit erkek olarak incelenmesi çok önemlidir. Egîd arkadaşın savaşta zafer çizgisini geliştirmesi ve 15 Ağustos'un öncü komuta kişiliğini temsil etmesi bu gerçeklikle bağlantılıdır. Egîd arkadaş; özgür kadın çizgisine bağlıdır. Bu noktada Önderlik çizgisini en özlü anlama ve pratikleştirme çabasına sahiptir. Yine kişiliğinde var olan bilgelik özellikleri, sade ve mütevazı yaşamı klasik erkek ölçülerine karşı mücadeleci olmasıyla yakından ilişkilidir. Kadın arkadaşların ilk kez Egîd arkadaşın birliğinde, Botan'da gerillacılığa başlamaları çok önemli bir konu olmaktadır. Egîd arkadaşın ta o dönemki koşullarda, kadınların dağlarda gelişebileceğine olan içten ve samimi yaklaşımı, yoldaşça desteği sunması onun özlü PKK kişiliğini temsil etmesiyle bağlantılıdır. Kadına özgürlükçü yaklaşımı gerçek anlamda savaşta da büyük başarıların sahibi olmasına yol açmıştır. Kadın ile ilişki de yoldaşlık arayışında ve çabasındadır. Büyük bir dikkat ve derinlikle yaklaşmış, tutarlı ve yiğit bir duruş içerisinde olmuştur. Yani kadın karşısında inkarcı ve iradeyi görmeyen tutumlardan uzak durma gücünü göstermiştir. Önder Apo; klasik erkek ölçüleriyle, özgür yaşamın kazanılamayacağı gibi savaşta da zafer kişiliğinin yakalanamayacağını temel bir ilke olarak her zaman dile getirmiştir. Bunun için ‘erkeği öldürmek’ kavramını geliştirmiştir. Egîd arkadaşın zafer kişiliği kesinlikle kadın yaklaşımının doğru temellerde olmasıyla bağlantılıdır. Tarih incelenirse Egîd arkadaşın Botan pratiği ve oradaki kadın arkadaşlarla ilişki düzeyinden çıkarılması gereken önemli sonuçlar vardır. Benzer biçimde Fikri Baygeldi arkadaşın kişiliğinin de incelenmesi büyük hakikatleri açığa çıkaracaktır. Fikri arkadaşın kadının yaşamda ve savaşta öncülüğünü, "Komutan Sema" diyerek dile getirmesi, kendisinin de onun takipçisi olduğunu sözü ve eylemiyle dile getirmesi çok büyük bir çıkıştır. PKK'de değişim ve dönüşüme uğrayan özgür erkek kişiliği açısından örnek bir model olmaktadır.