Bu savaş, bu azap, bu direnişler kimin içindi? Bu kadar şehit kanı, kendini yakanlar ne içindi? Bunu unutmamalıyız. Onlar özgürlüğü yakalamışlardı...
“Fransız tarihinde Janne D’arc adında bir kız vardır. İngilizlere karşı direnmiş, Fransa için ulusal temelde çok çalışmış ve hala büyüklüğünden bahsedilir. Fransa’nın ruhudur. Direnişin, bağımsızlığın, özgürlüğün ruhudur. Ve Fransa bu temeller üzerinde büyüyor. Bizde bir değil, iki değil, üç değil, kendini sadece yakma değil, teslim olmamak için bombayı kendilerinde patlamış, kendini uçurumlardan atan yüzlerce genç kız ve erkeğimiz var. Anlayacaksınız!
Anlamıyorsanız, yanımıza gelmeyeceksiniz!
Yakıyor kendini ve sürekli de diyor, “Bu ateşi söndürmeyin.”Bundan daha büyük cesaret olur mu? Bundan daha büyük fedakârlık olur mu? Ve bunu da en değerli bilinç ışıklarıyla, aydınlığıyla yapıyor. Kendisine ilişkin en ufacık bir çıkarı yok. Değerini biliyorum. Çok değerlidirler. Bunlar kutsal şehitlerimizdir. Olanak bulursam her birisi için bir kitap yazmayı düşünüyorum. Şehitlerin anısına bağlıyız. Gereklerini ben de yerine getireceğim. Güneşi karartmayacağız. Ancak bu tür eylemler artık son bulmalıdır. Bunun yerine daha uzun vadeli, örgütlü bir duruş gereklidir. Güneşi her yerde yaşamsal kılmak için örgütlü duruş şarttır. Benim için kendinizi yakacağınıza, beni anlamaya çalışın.
Eğitin kendinizi. Hepinizin şiddetle tarihe, kültüre ihtiyacı var. İnsan bu halinden utanır. Sokağa bile çıkmaz. Ben bile elli yaşımı aşmışım, halen yaşamın onurunu kurtarmaya çalışıyorum. Haksızlık yapmayın, örnek olun. Çıkarılacak sonuç budur. Bu da kendini yakmanın başka bir ifadesidir.
Bunların sayısı onlarcadır. Bunlar büyük kişiliklerdir. Büyük kişilik, değer haline gelin; bu durumda dinlenir kişilikler olursunuz. Yakanların anısına bağlılığımız, demokrasi ve barışın kazanmasını sağlayacaktır. Bu düşüncelerimi herkese ulaştırın. Onlar için en güzelini düşünüyorum. En başta Önderliksiz olamamanın acısıyla Önderliğin tehlikede olduğunu ve hatta biraz da aşırıya yorumlayarak, neredeyse Önderliksiz yaşam gibi bir tehlikenin kapıya dayandığını hissederek en değerli canlarını gerçekten kahramanca, bir ateş topu haline getirerek tarihi rolünü oynayanları büyük bir minnetle anıyorum. Komplolara karşı zindanın kahraman direniş şehitlerinin en soylu insanlık eylemleriyle bedenlerini yakarak ortaya koymaları tarihi önemdedir. Bu vesileyle Mazlumların, Kemallerin, Hayrilerin, büyük şahadetlerimizin de halklarımızın özgürlük iktidarına, cumhuriyetine yol açacağına dair verilmiş sözümüz, içilmiş andımız vardır. Şehitlerimiz kutsaldır. Anılarını sürekli yüceltmek gerekir. Ben bu zor koşullarda onları düşünmek istemiyorum. Onlara sahip çıkılsın. Çok büyük değerlerdir. Kutsal insanlardır, anılarını kitaplaştırın. Kendi değerlerinize sahip çıkın, çok kutsaldırlar, yemeden-içmeden kendini adamak gerekiyor. Değerleri barış ve demokrasi değerlerine dönüştürmek gerekir. Bu savaş, bu azap, bu direnişler kimin içindi? Bu kadar şehit kanı, kendini yakanlar ne içindi? Bunu unutmamalıyız. Onlar özgürlüğü yakalamışlardı. Kendilerini ifadenin yolu olarak bunu gördüler. Kendini yakanlar büyük kopuşun bu şekilde gerçekleşeceğini düşündüler. Ben öyle kendilerini yakmalarını istemiyorum. Kendini yakmalar sabırsızlığı, güç getirememeyi ifade eder. Korkunç acılar içerisinde kendinizi bitireceğinize, barış militanı olun. Barış ve demokrasi savaşını kazanın. Kendinizi yakacağınıza, kendinizi mahvedeceğinize; böyle düşünüp sağlam yere basma, sağlam ilişkilere, sağlam bilince, sağlam dostlara, sağlam örgütlere sahip olma, şerefin, namusun tek izahıdır. Bu aslında bir trajedidir. Önünü almasak, belki de binlerce insan kendini yakacak. Bir hastalık gibi yayılacak. Şimdi bu niye böyle oluyor? Kendini yakmak kadar dünyada zor bir eylem yoktur. Kendisini yakan insan bir orduyu yakabilir. Bu çok önemlidir. Kendini yakacak cesareti gösteren bir kişi eminim ki, biraz kendisini örgütlese, bir orduyu yakabilir. Böylelerine sahip olmak bile sizin için yeterlidir. Yeter ki unutmayın, kalbinizi onların meşalesiyle aydınlatmaya devam edin.
Önder Apo
“Saldırılara sessiz kalmak ihanettir”
Ben partiye, Başkan Apo’ya, şehitlere ve halkıma ölümüne bağlıyım. Partiden, yoldaşlarımdan ve
Halkımdan tek bir isteğim var; Başkanımızın güvenliğidir.
Çünkü siz var oldukça Kürdistan halkı zaferi yakalayacaktır.
Mehmet Halit Oral-9 Ekim 1998-Maraş zindanı
Beyinlerimizde parçalanan kalas, cop, şişlere karşı ateşle cevap vereceğiz. Kendimi bunun bir basamağı haline getiriyorum. Kızgınlaşan savaş, kendilerinde bombalar patlatan, katledilen yoldaşlar bunu emrediyor. Her türlü silikliğe, kendiliğindenciliğe, “Ben yapamam-edemem” felsefelerine dur demenin zamanıdır. Gün, bizlere bunu emrediyor. Gün, kendindeki temel tıkanma noktalarını tespit etme, bunları aşma ve kendini tek merkeze bağlama günüdür. SEMA yoldaşın üç kibrit çöpüne verdiği anlam bizim içindir. “Önderlik yoluna bağlılık, o yolun sevilen bir yoldaşı olmak ve kendini o yolda özgürlüğe kavuşturmak” sözleri boşuna söylenmemiştir. Yaşamı
çok seviyorum yoldaşlar!..
Mehmet Gül-19 Ekim 1998-Amasya Zindanı
Değerli Kürt anaları
Şu bir gerçek ki, bizi biz yapan, bizi bataklıktan kurtaran ve bugüne getiren Başkan Apo’dur. Siz analar da buna dayanarak kendinizi Başkanımız etrafında kenetleyin. Artık kurtuluş aşamasına gelmiş bulunmaktayız. Sizlerin de bildiği gibi ışığımız olan Yüce Önderimiz Başkan Apo’ya suikastlar yapılmaktadır. Ve ışığımızı karartmak istiyorlar. Onun için siz de bu ışığı koruyun ve O’na sarılın. Ben de kendimi bu ışığı karartanların beyninde patlatmak istiyorum. Karanlığı aydınlatacağız! Tüm Kürt analarının ellerinden öperim.
Ali Aydın-26 Ekim 1998-Bartın Zindanı
Bu savaşta zaferin Başkan Apo’nun varlığıyla sağlanabileceğine herkes gibi ben de tüm kalbimle inanıyorum. Bugüne kadar Başkan Apo için özgür bir parça vatan toprağı yaratamadığımız için çok üzgünüm. Bu saflarda savaşan bir birey olarak benim de bu durumdan sorumlu olduğumu, payımın olduğunu belirtmek istiyorum.
Bülent Bayram 22 Ekim 1998-Adana Balcalı Hastanesi
Önderliği korumak; kendini aşmak ve anlaşmakla mümkündür.
Önderliği korumak; tek bir ses, tek bir vücut olmakla mümkündür.
Önderliği korumak; özgürleşen alevlere ulaşmakla mümkündür.
Önderliği korumak; kurumuş yürekleri, emperyalizme karşı kalkan yapmakla mümkündür.
Önderliği korumak; partileşmek, özgürleşmek ve insanlaşmakla mümkündür.
Önderliği korumak; Önderlik gerçeğinden yola çıkıp insanlığın özüne doğru akmaktır.
Önderlik ancak örgütlenmiş parti kadrosu, örgütlenmiş parti gerçeği ve yaratılacak yeni insanlık öğretisinin uygulayıcıları olmakla korunur.
Önderlik halktır, toplumdur, insanlıktır. Önderliği korumak, insanlığı korumaktır.
Çağrımız tüm insanlığa. Kendimiz olan, evrensel Önderimiz olan Başkan Apo’yu koruyalım.
Selamet Menteş (Kurdê) - Aynur Artan (Rotinda) - 25 Ekim 1998 - Midyat Zindanı
Başkanım, Sen var oldukça Kürtlerin sırtı yere gelmeyecektir.
Mirza Sevimli-26 Ekim 1998-Erzurum Zindanı
(İnsanlığa)... şu mesajı vermek istiyorum: Bizler Güneşimizi ne pahasına olursa olsun, bedenlerin erimesi pahasına, yağlarımız damla damla ateşten eriyip, etten, kemikten kopması pahasına sonsuza dek sahipleneceğiz.
GÜNEŞ KARARTILAMADI
KARARTILAMIYOR VE ASLA
KARARTILAMAYACAK
Mehmet Aydın -13 Kasım 1998 - Çanakkale Zindanı
Siz öyle bir halk yarattınız ki, 15 yıllık savaşın tüm acı ve yıkımlarına rağmen, bugün her zamankinden daha kararlı ve daha emin adımlarla sizin ışıklı yolunuzda yürüyor, tüm insanlığa ve kardeş Türk halkına ses veriyor. Bu seste kin ve intikam duyguları yoktur.
Bu seste özgürlük var.
Bu seste barış, kardeşlik ve demokrasi var.
Bu halkın özgürlüğünü Kazanmaması için hiçbir neden yoktur. Yeter ki biz rolümüzü oynayabilelim.
Yavuz Güzel- 6 Aralık 1999- Ankara
Güneşimizi karartanlara diyoruz ki, bizler halk olarak bitirilmedikçe, Güneşimiz dünyayı aydınlatacaktır. Ve yalnız Kürt halkı için değil, bütün insanlık için aydınlatacaktır. Ben de bu kirli saldırıyı protesto ediyor, insanlığı göreve çağırıyorum.
Berzan Öztürk (Murat) - 4 Ocak 1999 - Almanya
İnsanlık devriminde görün bizi
Özgürlüğe gebe alevlerde tutun bizi
Küllensin bedenimiz
Engin semalara,
Derin mavi deryalara,
Kızıl sarı bozkırlara
Arifesinde ufkun ülkemizin
Heybetli dağlarına
Serpin bizi.
Yıkayın ruhunuzu!
Kutsal ırmaklarında
Derin vadilerin.
Güzelliğe soyun!
Bağımsızlık rüzgarlarına
Salın bizi
GÜNEŞ’in ışıklarına serin,
Gökyüzüne gömün bizi...
Ahmet Yıldırım (Tayhan Umut) - Remzi Akkuş (Jehat) 19 Kasım 1998-Rusya Başkan’a uzanan eller kırılacaktır. Benim tek istediğim bize teslim edilen bu kutsal direnişi kadro ve halk tarafından hangi yönü ile olursa olsun devam ettirmektir.
Emrullah Damlayıcı–18 Kasım 1998–Qamışlo
Yurtsever Kürdistan Halkına!
Yıllardır çok büyük acılar ve ızdıraplar çektiniz. Katmerli bir sömürüye uğradınız. Yokluğu, sefaleti, sürgünü, yurtsuzluğun acısını siz yaşadınız. Uygarlığın beşiği Kürdistan’da tarihin en acımasız zoruna siz göğüs gerdiniz. Ve tarihte ilk defa sahip olduğunuz Başkan Apo komploya getirilerek önderliksiz bırakılmak istendiniz. Kürdün, eski köle yaşamına karşı çıkarak, yol gösteren biricik ve tek önderimiz Başkan Apo’yu, uluslararası komployla Türkiye’ye teslim eden gerici ve emperyalist çevreler, tarihte ilk defa yolumuz aydınlanmışken, Başkan Apo’nun şahsında geleceğimizi karartmak istemiştir. Güneşimiz O’dur. Umudumuz, insanlığımız O’ndadır. O’nun sıcaklığını hissettiğiniz ve sarıldığınız oranda, acılı ve çilekeş köle yaşamınızdan kurtulabilirsiniz. Ancak o zaman rahat, huzurlu bir yaşama sahip olabilirsiniz. Her türlü ihanete ve işbirlikçilere karşı nasıl ki geçmişte çok büyük direndiniz ve kazandınız, şimdi de direnerek süreci kazanabilirsiniz. Barışa, sevgiye, yaşama büyük özleminizle, her alanda gücünüzü yoğunlaştırabilirsiniz. Özgürlük imkânları, her zamankinden çok daha fazladır. Barış ve demokrasiyi en çok siz hak ediyorsunuz. Barışa en fazla ihtiyacı olanlar ve bunu duyumsayanlar, barış için en fazla mücadele etmesini bilenlerdir. Mücadele vererek hak ettiğiniz onurlu toplumsal barışı yakalayabilirsiniz.
Hükmiye Seyhan (Beritan)–Aralık 1999–BDT
Siz Apo’yu yakalamış olabilirsiniz. Biz Apo’nun binlerce askeri ve fedaileri baş eğmez cevaplar vereceğiz ve eylemim de bugüne bir cevaptır. “Gelin teslim olun diyorsunuz.” İşte geliyorum. Apocu ruh, siyaset, gurur, irade ve cesaretle geliyorum. ARGK’li bir Apo fedaisi olarak, ateş topu yaptığım bedenimle geliyorum. Eğer ülkemiz ve özgür yaşam hakkımız gasp edilmişse, insan hakkımı almaya geliyorum. Bunun dışında hiçbir geliş yoktur. Tek yol vardır; tek tarz vardır; o da Apocu tarzdır, Apoculuktur.
Nezahat Baracı (Şahrıstan Botan) – 20 Mart 1999
Kürt kadını hem sömürgeciliğe, hem erkeğin mutlak otoritesine ve hem de kendi kişiliklerindeki düzen etkilerine karşı çok yönlü bir savaşım vererek, savaşa, yaşama ve özgürlüğe olan bağlılıklarını ortaya koymuşlardır. Bu nedenle Kürdistan’da YAJK; kadının irade ve güç sahibi olması, YAJK; kadının yaşam, tutku ve sevincinin gelişmesi, YAJK; kadının büyük bir cesaretle güven kazanarak, savaş gücü haline gelmesi demektir. Bu çerçevede ben, YAJK’ın daha büyük başarılar elde edeceğine olan inancımla, Zilan yoldaşın komutasında, O’nun tarzının iyi bir uygulayıcısı olmak istiyorum. Kürt kadınının insanlık karşısında, tüm insanlığın kabul ettiği bir özgürlük sembolü olacağına olan inancımla ve Zilan tarzına yaraşır bir eylemle O’nun tarzında özgürleşmek, yaşama olan bağlılığımı ortaya koymak istiyorum.
Tacettin Şahin (Ferhat)–5 Mayıs 1999–Başkale
Siz değerli halkımız!
Yıllar boyu özgürlüğe olan tutkunuz uğruna sarf ettiğiniz çabalar çok büyük ve tartışmasızdır. Sizler sürekli bu topraklarda insanca yaşamak için ne gerekiyorsa, en değerli varlıklarınızı vermekten çekinmediniz. Ama bu tutkularınızı, duygularınızı, sahte önderliklerinizin düşmana peşkeş çektiğini görmekteyiz. Bugün Büyük Güney’de yer edinmiş tank ve toplar kimindir? Duhok’da MİT’in açtığı şube niye? Biz unuttuk mu Dersim’i, Zilan’ı. Bu topraklarda ne düşmanı, ne de savaşı istiyoruz. İhanete bulaşmış tüm ileri gelen insanlarımızdan isteğimiz, bu gidişata “dur” diyebilmeleridir. Düşmana alet olarak yürüttüğünüz savaş kime ve neye hizmet ediyor? Akan bu kan kimin? Bizlere karşı tüm sömürgeci devletler birleşip imhamıza soyunurken, buna karşın Filistin, Rum halkı ayaklanırken, sizin bu ayıbınızdaki ısrarınız bitmelidir. Biz, KDP’ye karşı değiliz. Ama onların da düşmanı arkasına alıp üzerimize gelmesini kabul edemeyiz. Özellikle eylem hedefimde Duhok’u seçişim ve Duhok’ta bulunan Türk MİT binasına yürüyüşüm düşmanadır, sizlere değildir. Öylesi bir eylemle halkımızda yaratmak istediğim, artık gerçekleri görerek PKK ve Önderliği’ne sahiplik ederek, yeniden mücadele içinde yer almalarıdır.
Şahin Hüseyin (Akif)–Duhok MİT Binasına Fedai Eylem-Mart 1999
Yurtsever Serhat halkına!
Kürdistan tarihinde en soylu ve kahramanca direnen, günümüze kadar bu duyguları hep taze ve canlı tutan özlü yurtseverliğiyle bilinen Serhat halkımızı en devrimci duygularla selamlıyorum. Faşist Türk sömürgeciliğinin daha yakın zamanda Ağrı İsyanlarında bizi vatan aşkımızdan ve özümüzden koparmak istediğini gördünüz. Ağrı İsyanından sonra “Muhayyel Kürdistan burada meftundur” diyerek direnişinizi söndürmek istediler ve bundan fena yanıldılar. Mezara gömüp üzerini betonladıklarını sandılar. Kürt yurtseverliği Başkan Apo’nun bize verdiği ruh ve cesaretle bugün eskisinden çok daha fazla şahlanmış durumdadır. Bunu siz de yaşadınız. Bağrınızdan çıkardığınız Akif Yılmaz, Ahmet Kesip, Ahmet Güler, Turgut Yıldız’lar gibi çok değerli evlatlarınızla bunu kanıtlamış bulunuyorsunuz. Binlerce evlatlarınızla şehitler ordusunu yarattınız. Şehitlerinizi hiçbir zaman unutmadınız, hep bağlı kaldınız. Bu sizin yurtsever özünüzdendir. Düşmanın bütün katliam ve sürgün politikalarına rağmen vatan sevgisi ve umudunu kaybetmediniz. Başkan Apo’ya olan bağlılığınızla bunu daha net biçimde gösterdiniz. Serhatlı bir Kürt kızı olarak düşmanın bizi sürgün etme sürecine ben de maruz kaldım. Dün metropollerde büyümek zorunda kaldım, ama sizin yurtseverliğiniz ve direnişinizle hep özümü korudum. İşte bunun için Başkan Apo’ya ve sizlere olan bağlılığımı eyleme dönüştürüyorum. Sizden beklediğim tarihe ve öze bağlı olarak Kürdistan’a, Başkan Apo’ya özgürlük için mücadelemizi kesintisiz tırmandırarak sürdürmenizdir. Bize mezar olarak kazılan Ağrı dağı, Türk faşizminin mezarı olacaktır. Bunu başaracak gücünüzün ve cesaretinizin olduğuna inanıyorum. Bu temelde direnişinizi derin ve yurtsever duygularımla selamlıyorum.
Meral Mamyak (Zine)–27 Mart 1999–Taksim Meydanı
İlerici Ortadoğu halkları!
Birinci Dünya Paylaşım Savaşı’yla birlikte başlayan Ortadoğu’yu böl-parçala-yönet politikası bölge halklarının arasında aşiretsel, bölgesel çelişkileri derinleştirerek egemenliğini sürdürmeye çalıştı. Gelişen ulusal kurtuluş mücadelelerinden sonra yarattığı işbirlikçi zemine dayanarak bugüne kadar ekonomik çıkarlarını korumaya çalışıyor. Emperyalist sistem İsrail’e destek sunarak Filistin ve Güney Lübnan’da yaptığı katliamlara göz yumdu. Ortadoğu’da dönen bütün bu kirli oyunlar ve bugün Parti Genel Başkanımıza karşı yapılan komplo aynı güçler tarafından gerçekleştirilmiştir. Halk adına yola çıkan hiçbir özgürlük hareketini yaşatmak istemiyorlar, en alçak tutum ve hilelerle bastırmaya çalışıyorlar. Bugün Kürdistan halkını ve onun Ulusal Önderi Başkan Apo’yu hedef seçmeleri boşuna değildir. Bölge halkları için büyük bir kurtuluş umudu haline gelen Kürdistan halkının ulusal kurtuluş mücadelesinin giderek büyümesinden ve onların bölgedeki ekonomik çıkarlarını sarsmasından ileri geliyor, korkuları budur. Yoksa dedikleri gibi sorun terör sorunu değildir. Kaldı ki gerçekten sorun bu olsaydı ve gerçekten kan dökülmesinden yana değillerse bugüne kadar Ulusal Önderimizin ilan ettiği üç ateşkes sürecini doğru ele alabilirlerdi. Fakat sorun bu değildir. Türkiye gibi dünyanın en gerici ülkelerini arkalarına alarak Ortadoğu’yu sürekli bir tehdit altında tutmak istiyorlar. Türkiye’den kalkan ve Irak’ı bombalayan uçaklar yarın başka bir ülkenin başına yağabilir. Çünkü bu gerici güçler yalan gerekçe uydurmada katliamcı politika yapmakta ustalar. Bu temelde tüm Ortadoğu ilerici halklarını, halkların özgür kardeşliği temelinde dayanışmaya ve birlikte mücadele etmeye davet ediyorum. Aksi halde köleci yaşamdan kurtuluşumuz imkansız olacaktır.
Felat Kadir – 25 Şubat 1999
Kürt-Türk savaşını yaratmak isteyenlere Önderliğin yanında yer alınarak cevap verilebilir. ABD, İsrail, Avrupa ve Ortadoğu’da yer alan diğer halkları yönetimlerin oyunlarına alet olmamaya, insanlık görevlerini yerine getirmeye çağırıyorum. Bu temelde kendisine devrimci, demokrat diyen tüm kişi, kurum ve kuruluşların bunun karşısında eylemlerini geliştirmeleri, savundukları düşüncelerin bir gereğidir. Ve Türkiye’ye turist olarak gelen ve savaşa kaynak oluşturan kesimlere sesleniyorum; Kürt halkının kanının akıtılmasında, baskı ve zulmün altında kalmasında sizlerin de payı vardır. Türkiye gibi bir savaş alanında her türlü eylem bizim en doğal müdafaa hakkımızdır. Bu temelde tüm Kürt halkını, uluslararası kamuoyunu, uluslar arası komplo ve korsanlık eylemine gereken tavrı ortak koyarak insanlık görevlerini yerine getirmeye çağırıyorum, selam ve saygılarımı sunuyorum.