Önder APO “İnsanlığı tercih etmek Zilanların dilinden olmak, düşüncesinden olmakla mümkündür. Şahadetlerin toplam ifadesi, ideolojik donanımın üst düzeyde temsili, duygunun, düşüncenin bireyi aşarak, toplumun örgütlü dili haline geldiği Zilan gerçeği ile kurumlaşarak, kurtuluş çizgisinin somut ifadesi olmuştur. Bu nedenle özgür yaşam uğruna ne varsa, ulusal aşk, özgür kadın ve erkek, her türlü geriliğin reddine dayalı ilkeli bir yaşam, bunun için de düşmana karşı müthiş bir kin ve kıyasıya savaşım Zilanlaşma çizgisinin kapsamıdır. Bu çizgi, ideolojik, felsefik olduğu kadar duygunun en üst düzeyde temsilidir. Onunla yürüyenler, eylemde, yaşamda, örgütlülükte, sevgi anlayışında, tarz ve tempoda militanca yaklaşımların sahibi olmaya çalışanlardır.”demektedir. Bu anlamda Zilan arkadaş şahsında tüm şehitler gerçeğimizi çok net bir biçimde tanımladığı kadar, nasıl yaklaşmamız gerektiğini de somutlaştırmaktadır.
Zilan yoldaş, yaşamı, kişiliği ve eylemi ile Önderlik gerçeğinde somutlaşma ve gerçekleşme düzeyidir. Bu anlamda bir özgürlük manifestosudur. Beş bin yıllık erkek egemenlikli sistem güçlerinin Önder Apo’ya yönelik gerçekleştirmek istediği imha amaçlı saldırının özünü, biçimini çok derinlikli bir biçimde görmüş ve gerekli yanıtın her alanda nasıl geliştirilmesi gerektiğini somutlaştırmıştır. 6 Mayıs 1996 yılında Şam’da bin kiloluk patlayıcı ile fiziki olarak Önderliğimiz imha edilmek istenmiştir. Sistemi böylesine kinli, öfkeli ve hınçlı bir biçimde saldırıya yönelten kendi sistem amaçları doğrultusunda, köle kadın ve köle toplum ile çürütülmek istenen insanlık değerleri, ahlakına karşı, Önderliğimizin yarattığı özgür kadın ve onun öncülüğünde yükseltilen özgür toplum modelinden duyulan korkudur. Beş bin yıllık erkek egemen sistem zorbalığı ve yalancılığı altında inletilen ana tanrıça kültürünü yeniden dirilten, ayağa kaldıran ve özgürlük bilinci, yürüyüşü, gücü, iradesi kazandıran Önder Apo, bu sistem tarafından her zaman saldırıların merkezine konmuştur. Zilan yoldaş, Önderliğimize karşı 1996 yılında bir tonluk patlayıcı ile gerçekleştirilen saldırının altında yatan bu tarihsel gerçekliği çok derinlikli bir biçimde görmüştür. Bu saldırıların karşısında ise Önder Apo felsefesi temelinde özgürlük bilinci, yürüyüşü, kararı ve eylemi net, keskin bir militanlık ile durulabileceğini göstermiştir. Eyleminin amacını ve anlamını da “Emperyalizmin kadını köleleştiren politikalarına karşı, bombayı kendimde patlatarak hıncımın ve öfkemin büyüklüğünü göstermek ve Kürt kadınının dirilişinin sembolü olmak istiyorum. Yaşam iddiam çok büyük, anlamlı bir yaşamın ve büyük bir eylemin sahibi olmak istiyorum. Yaşamı ve insanları çok sevdiğim için bu eylemi gerçekleştirmek istiyorum” sözleriyle ortaya koymuştur. Erkek egemen sistem saldırılarının kadını ve halkları ne kadar büyük bir köleliğe boğduğunu çok derinden gören Zilan yoldaşın mektuplarının, bu anlamda her cümlesi çok derinlikli anlaşılmayı gerektirmektedir. Kadının özgür doğuşunun Önder APO felsefesi ile gerçekleştiğini ve yaşamın ancak bununla güzel ve değerli olduğunu çok çarpıcı bir biçimde ifade etmektedir. O yüzden Önderliğimizin özgürleşmek isteyen her kadının ve bireyin yaşam merkezinde olması ve Önderlik etrafındaki her tehlikeyi şah damarı kadar yakından hissedebilmesinin gerekliliğine işaret etmektedir. Bu anlamda Zilan yoldaşın mektubunu her okuduğumuzda özgürlük ufkumuz biraz daha genişlemeli ve özgürlük cesaretimiz daha fazla bilenmelidir. Çünkü özgürlükte çok bilinçli, cesaretli ve kararlı bir duruşun tüm ifadeleri bu mektuplarda dillendirilmiştir. Zilan yoldaşın bu bilinç ve kararlılıkla 30 Haziran günü Dersim’de bayrak töreni esnasında üzerine yürüdüğü düşman gerçekliği tam bir şok yaşamıştır. Bir kadının kendini örgütleyerek, planlayarak ve büyük bir taktik ustalıkla vurduğu bu darbe, düşmanı allak bullak etmiştir. Ancak bu sadece askeri taktik boyutta yaşanan bir şok olmamıştır. Erkek egemenlikli sistem güçleri, Önderlik gerçeğimizin Kürt kadınında özgürlüğü ne düzeyde ayağa kaldırdığını, örgütlü ve eylemli kıldığını görmüş, büyük bir korku ve paniğe kapılmıştır. Çünkü kadını vurarak kendisini yaşatan sisteme karşı kadın yaşamın öznesi olarak karşısına çıkmış ve beyninde patlamıştır. Zilan yoldaşın eylemi kendini yaratan kadının gücünün ifadesi olmuştur. Bu güç sadece düşmanı şok etmemiştir. Bu güç aynı zamanda 1996 yılında örgüt içerisinde Önderlik çizgimize ve onun PKK, YAJK örgütlülüğü ile geliştirilmek istenen özgür kadın, özgür erkek ve özgür toplum temelindeki mücadele değerlerimize Zeki tasfiyeciliği tarafından geliştirilen saldırıya da bir darbe vurmuştur. Bu tasfiyecilikle köle kadının ve erkeğin şahsında ucuz iktidar anlayışı, yaşamı ve savaşı yozlaştırma dayatılmıştır. Zilan yoldaşın bu çıkışı aynı zamanda Önderlik ve şehitler çizgisinde, YAJK ilkelerinde özgür kadın duruşunu yükselterek, çizgi militanlığını hakim kılma duruşudur. Zilan yoldaş, tarihin en kritik dönemlerinde cüceliğe karşı yücelik, ihanete karşı direnişin ve zaferini sembolü olmuştur. Bu anlamda Zilan yoldaş, tasfiyeciliğe karşı da bir duruştur. Bilinci, kişiliği ve mücadele duruşuyla zamanın ruhunu çözebilen ve buna tarihsel başarılar yüklemeyi kendine görev bilen bir militanlık anlayışını yükseltmiştir. Zilan yoldaş, Önderlik ve şehitler çizgisinde kendini yaratmanın zamana ve mekana sığdırılamayacağının da ifadesi olmuştur. Çünkü daha bir buçuk yıllık bir gerillayken, tasfiye konseptini en derinlikli çözen, tasfiyeci çizgiye karşı özgürlük bilinci ve kararı net olan bir kadının taktik önderlik düzeyini ne kadar etkili yaratabileceğini de kendi kişiliğinde somutlaştırmıştır. Önderlik çizgisi karşısında görevlerini yerine getirmemenin, hiçbir gerekçe ile izah edilemeyeceğini somutlaştırmıştır. Bu anlamda Zilan yoldaş, en tarihi ve kritik dönemlerde misyon üstlenerek, tarih yaratan kadının öncülüğünün gerçekleşmesi olmuştur. YAJK kimliği ve ilkeleri ile gelişen özgür kadın duruşunu yükselterek, kadın komutanlığını ve taktik öncülüğünü de yaratmıştır.
Sema Yüce arkadaş da 1998 yılında pratiğe konulmak istenen uluslararası komplo gerçeğini en erkenden fark edenlerden olmuştur. Özellikle o dönemde ünite tarzı kapsamlı bir marjinalleştirme ve tasfiye konseptinin dayatıldığını ve buna dayalı olarak geliştirilen saldırılarda esasta Önderliğimizin hedeflendiğini çok derinden hissetmiştir. Sema yoldaş, esasta Zilan tarzında tasfiye konseptine karşı bir eylem gerçekleştirmek istemiştir. Ancak zindan koşullarında Zilan tarzında bir eylem yapma olanağı olmadığı için Önderliğimiz, hareket ve halkımız üzerinde geliştirilmek istenen tasfiye konseptine karşı bedenini ateşe vermiştir. Bu anlamda Sema yoldaş, “8 Mart’tan 21 Mart’a uzanan bir köprü olmak istiyorum” diyerek Mazlum, Zekiye, Ronahi, Berivan ve Zilan direnişçiliğinin ardılı olmuştur. 17 Haziran’da şehit düşen Sema yoldaş, kendini küllerinden yaratmanın ifadesi olmuştur. Sema yoldaş, bütün mücadele yaşamı boyunca asla sıradan, vasat ve yerinde sayan bir gerçeği kabul etmeyen, büyük bir özgürlük arayışçısı olmuştur. Bu anlamda mektupları, çok derin ve öğreticidir. Sema yoldaş mektuplarında “Geriye dönüp baktığımda bir Kürt kızı olarak, özgürleşme yoluna giren her Kürt insanının ve kadınının, hatta her insanın yaşayabileceği birçok beşeri zaafı, kişilik sorunlarını, siyasal ve örgütsel eksiklikleri yaşamış olduğumu görüyorum. Fakat asla yerinde saymadım. Başkan APO ve O'nun önderliğinde gelişen özgürlük öğretisi, beni hep ayakta tutan bir güç kaynağı oldu. Gelinen noktada kişiliğimde Kürt toplumunun ve yine Kürt egemen sınıflarının tüm çelişkilerinin bir kadın kişiliğinde ulaşabileceği son noktaya geldiğini ve bunun aynı zamanda aşma noktası olduğunu görüyorum. Mübalağasız, kişiliğimde yaşanan çatışma düzeyinde bin yılların bir çatışmasını hissediyor, duyumsuyorum. Bu, aynı zamanda kendimi aştığım AN'ı ifade ediyor. Bunun tesadüf olmadığını biliyorum. Bu durum Başkan APO şahsında Kürt gerçekliği içinde verilen insanlaşma, sosyalleşme ve özgürleşme mücadelesini, savaşta zafer, yaşamda özgürlük aşamasına gelmesiyle yakından ilişkilidir. Mücadelenin geldiği düzey, bunun alanımızda yürütülen Partileşme çalışmalarında bulduğu ifade sonucu şu gerçeği daha iyi kavrıyorum: Nasıl ki gökyüzünde iki güneş yoksa ve olmayacaksa, bir insan için, özgürleşmek isteyen bir kadın için, iki yaşam seçeneği, iki moral merkez olamaz. Bu satırları yazdığım AN, kendimde düşünsel, moral ve yaşamsal açıdan Başkan APO'yu tek merkez haline getirdiğim, kendimdeki tüm iç engelleri aştığım AN'dır.” demektedir. Bu sözlerin üzerine söylenecek bir şey kalmıyor. Sema yoldaş, özgürleşme mücadelesinde Zilanlarla büyük buluşmayı gerçekleştirmiş ve izinde yürüyeceğimiz Tanrıçalarımız olmuştur.
Fikri Baygeldi arkadaş da Sema Yüce arkadaşın eyleminin özgürleşen kadının erkeğe ve topluma öncülük düzeyindeki gücün ifadesi olduğunu belirtmekte ve buna katılım kararlılığını da çarpıcı bir biçimde göstermiştir. Fikri Baygeldi arkadaş, Sema Yüce yoldaş şahsında kendini küllerinden yaratan kadın gerçeğinin, Anatanrıça’nın ve onun özgür, eşit, adaletli toplumunun doğuşu olduğunu çok derinden görmüştür. Önderliğimizin yarattığı bu düzeye katılımı ve bunun için beş bin yıllık erkek egemenliğinden ve onun erkek üzerindeki her türlü köleleştirici etkilerinden arınarak, özgür kadın, özgür erkek, özgür toplum ve yaşamı yaratma kararlılığını gerçekleştirdiği eylemle ifade etmiştir.
Haziran şehitlerimizin fedai militan duruşlarından biri de Gulan yoldaştır. Gulan yoldaş, Önderlik eğitimi görmüş ve Kuzey’de mücadelenin en kızgın olduğu dönemlerde Garzan eyaletinde bir kadın komutan olarak yerini almıştır. Önderlik çizgisini yaşamda, kişilikte, örgüt bilinci ve savaşta hayata geçirmenin her zaman öncülüğünü yapmıştır. O yüzden duruşu hep belirgin, öncü ve etkileyici olmuştur. Her zaman en önde ve tereddütsüz bir katılımın sahibi olmuştur. Kendinde yarattığı özgür kadın bilinci ile kadın, erkek tüm arkadaş yapısı tarafından her zaman büyük bir güven ve inançla olduğu kadar, sevgi ve saygıyla takip edilen büyük bir komutan olmuştur. Her koşul altında Önderlik çizgisi temelinde gücünü eğiten, yaşamını örgütleyen büyük bir disiplin, titizlik ve fedakarlık ile yürüttüğü çalışmalarında başarı yaratmayı yaşamının temel gayesi haline getirmiştir. Önderliğimize dönük geliştirilen uluslararası komplo sürecinde de ilk fedai örgütlenmesinin komutanlığını yapmıştır. Bir fedai olarak komutasında yüzlerce fedai kadın ve erkek arkadaş eğitmiştir. Önderlik gerçeğini en derinden kavrayan arkadaşlardan olarak hem ideolojik hem örgütsel hem de askeri alanda net, kararlı ve keskin bir mücadelenin sahibi olmuştur. Elbette bu sürekli Önderlik gündeminde olup dayatılan tüm gündem dışılıklara karşı da fedai çizgisinde Önderlik gerçeğinin ve onun militanlık anlayışının duruşu olarak da somutlaşmıştır. Kendi şahsında komple militanlığı ve devrimciliği somutlaştırmıştır. Gulan yoldaşın 7 Haziran 2002 yılında katledilmesinin, Önderlik çizgisinde yaratılan fedai kadın gerçeğinden ne kadar korkulduğunu çok yalın bir biçimde göstermiştir.
Doğu Kürdistan parçasından olan Zilan Pepule yoldaş da Haziran ayı kadın şehitlerimiz içerisinde yerini almaktadır. Özgürlük mücadelesine genç yaşlarda katılan Zilan Pepule yoldaş, Önderlik ve şehitler gerçeğinde kendisini yaratarak, büyük gelişme göstermiştir. İran sisteminin, kadınlar ve halkımız üzerinde uyguladığı vahşete tepkisi çok büyüktü. Özgürlük mücadelesi ile tanışmasını ve katılımını çok büyük bir şans olarak gören Zilan yoldaş, Önderliği, şehitleri ve mücadele değerlerimizi Doğu Kürdistanlı kadınlara ve halkımıza ulaştırmak, daha çok genç kız ve erkeğin bilinçlenmesini, örgütlenmesini ve özgürlük saflarına katılımlarını sağlamak için büyük bir çaba ve isteme sahip olmuştur. En son 30 Haziran 2007 yılında Doğu Kürdistan’ın bir köyünde Haziran şehitlerini anma gününde yaptığı toplantı sonrasında çıkan çatışmada kahramanca savaşarak şehit düşmüştür. Zilan Pepule yoldaş, Zilanların yolunda şehit düşmüştür. Direnişi çok büyük bir etki yaratmış ve şahadetinin ardından katılan birçok genç kız Zilan ve Sema isimlerini alarak saflara katılmıştır. İran rejiminin, yoz molla sistemi tarafından, adeta nefessiz bırakılmaya çalışılan Kürt kadınına ve halkına Zilanların özgürlük çığlığını duyurmak isterken şehit düşmüştür. Özgürlük bilincini, cesaretini kişiliklerinde zirveye çıkaran ve öncüleşen bu büyük militanları, Kürt kadınları ile buluşturma ve Doğu’dan Zilan, Sema geleneğini yükseltmek isterken şehit düşmüştür. Özgürlük tutkusunu, arayışını Zilan ve Semalarla buluşturarak, onlarla çoğalma mücadelesinde yaşamını yitirmiştir. Bugün Doğu Kürdistan’dan katılan onlarca kadın arkadaş, erkek egemen sistemin en katı ve kirli yüzü olan İran rejimi karşısında Zilan ve Sema çizgisinde kararlı bir biçimde özgürlük mücadelesinde yerlerini almaktadırlar. İran rejimi tarafından idam edilen Ronahi arkadaş da, bir kez daha Zilan ve Sema çizgisinde gerçekleşen özgür kadın yürüyüşünün ne denli kök saldığını ve bu sistemi ne denli korkuttuğunu gözler önüne sermiştir.
Beş bin yıllık erkek egemenlikli sisteme karşı özgür kadının diriliş mücadelesinde mihenk taşı olan Haziran şehitlerimiz, özgür kadın gerçekleşmesi olmuş ve bize nasıl yaşamalı sorusunun cevaplarını oluşturmuşlardır. Bizi köklerimizle buluşturmak kadar, kadın öncülüğünde, özgür toplumu yaratma gücü ve güveni vermiş, iddia ve kararlılığımızı bilemişlerdir.
Ne söylersek söyleyelim, ne yazarsak yazalım, şehitleri tam olarak anlatamadığımız, hep yarım, eksik ve yetersiz kaldığımız düşüncesi, duygusu peşimizi bırakmaz. Yaşamları, kişilikleri, mücadelelerinden, her gün yeni bir şey öğreniriz. O yüzden, onları andığımız her an, kendimize özgürlük adına bir şeyler kattığımızı çok derinden hissederiz. Yani bu hiçbir zaman sadece bir anma olmaz. Her anma, aynı zamanda bir arınmadır. Beş bin yıllık erkek egemen sistemin tüm yaşam dışılıklarına, bireyci, bencil, köleleştirici, geleneksel ve geri dayatmalarına karşı, özgür yaşamın anlamını, onurunu ve güzelliğini daha da yükselterek kendimizi arındırabiliriz. Özgür yaşamın özü, hakikati olan bu şehitlerimizin izinde kendimizi yeniden özgür doğuşlarla gerçekleştirebiliriz. Bundan uzaklaşırsak, kesinlikle bir çürümenin, yozlaşmanın ve bitişin başlayacağı kesindir. Özgürlük bilincimizi, irademizi, kararlılık ve cesaretimizi ifade eden şehitlerimiz, beslendiğimiz en büyük kaynaktır. Bu kaynaktan doğru beslendikçe, kendimizi var edebiliriz. Şehitlerimiz, önümüze görevler ve sorumluluklar koyarak, bunu gerçekleştirme emri veriyorlar. Bu, her nefes alış verişte kendisini hissettiren bir gerçekliktir.
Önderlik çizgimizin en büyük gerçekleştiricileri olarak özgür kadın öncülüğünde, özgür toplumun teminatı olan şehitlerimize vereceğimiz cevap, özellikle İmralı koşullarında bulunan Önderliğimizin özgürlüğünü gerçekleştirmek olacaktır. Bu, Kürt kadının ve halkının özgürlüğünün ifadesi olduğu kadar, Ortadoğu halklarının da kardeşliğine açılan yoldur. Kadın özgürlük hareketi militanları olarak bedeli ne olursa olsun bunu gerçekleştirmek, şehitlerimize bağlılığımızın ve anılarını yaşatmanın gereği olmaktadır. Bu anlamda Haziran şehitleri şahsında tüm devrim şehitlerimizi saygıyla anıyor, anılarını zaferle taçlandırma sözü veriyoruz.
Kawende HEREKOL